Yaratıcı drama, bir grubun bir eğitmen rehberliğinde belirli bir mekânda kendi yaşantılarından yola çıkarak belli bir konu odağında, rol oynama ve doğaçlama tekniklerini kullanarak canlandırmalar yapması olarak tanımlanıyor. Yaratıcı drama süreçleri spontaniteye, -mış gibi yapmaya ve rol oynamaya dayalı. Eğitim camiasında oldukça önemsenen bu alanda son yıllarda Türkiye’de oldukça fazla sayıda eğitmen/lider yetişmeye ve çalışmalar yapmaya başladı. Onlardan birisi de Yaratıcı Drama Eğitmeni / Lideri Burcu Özyürek. 1991 yılı Lüleburgaz doğumlu olan eğitmen, üniversite yıllarında aldığı yaratıcı drama eğitimini sonrasında İstanbul Üniversitesi Yaratıcı Drama Eğitmenliği ile taçlandırmış.
“Oyun oynamak sadece çocuklara mı özgü biz yetişkinler aslında hayatımızın her anında bir oyun içerisinde değil miyiz?” diyen Burcu Özyürek’e göre zaman geçse de her birimizin içinde bir çocuk saklı. Kendisinde durumun böyle olduğunu ve oyun oynamayı hiç bırakmadığını; çocuklarıyla parka gittiğinde kaydıraktan kayıp sallandığını anlatıyor. Bu şekilde içindeki çocuğu öldürmediğini, drama eğitmenliğinin de içindeki özgür ruhu bir oyuncu olarak çıkarmasını sağladığını belirtiyor.
Yetişkinler, bir zamanlar bir çocuk olduğunu unutabiliyor. Hayatın telaşından, sorumluluklardan, ebeveynlik hallerinden. Adına her ne dersek diyelim, bir zamanlar herkesten kısa boyumuzla, aklımızda kocaman sorularla bu dünyada var olduğumuzu unutuyoruz. Bu noktada Özyürek’in hepimize bir mesajı var; “Her zaman akışın içinde kalın ve bulunduğunuz ortam ne olursa olsun o akışta bir oyun bulun ve bu oyunun hakkını verin”.
