Keşan Kent Konseyi’nin çevre mücadelesi sürüyor.

Son olarak Edirne’nin Keşan’a bağlı Boztepe, Türkmen, Akçeşme ve Kılıç köylerini kapsayan jeotermal projesi ile ilgili toplanan itiraz dilekçeleri teslim edildi.

Gelişmelerle ilgili Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr. Uğur Özdağlı bir basın açıklamasında bulundu.

8D9A1Fde Dbbd 4184 903D E21Ef87Ce9C6

Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Bizler bu toprakların çocuklarıyız. Atalarımızın emekle, alın teriyle, kanıyla bize emanet ettiği bu bereketli ovaların sahipleriyiz. Bugün burada, toprağımızı, suyumuzu, meralarımızı korumak için bir araya geldik. Çünkü biliyoruz ki bu topraklar sadece taş ve topraktan ibaret değildir; bu topraklar bizim geleceğimizdir, çocuklarımızın ekmeğidir!

Yıllardır suya hasret kalmış bu verimli araziler, Hamzadere Barajı’yla berekete kavuştu. Çiftçimiz, üreticimiz suyla buluştu, umutlandı. Ama şimdi ne oluyor? Birileri çıkmış, özel şirketlerin menfaatine, bizim topraklarımızı elimizden almaya çalışıyor! Çeşitli bahanelerle, türlü vaatlerle göz boyamaya çalışıyorlar.

Diyorlar ki: “Kaplıca yapacağız, otel yapacağız, sera yapacağız.”

Sorarım size, buraya otel mi gerek, üretim mi? Sera mı gerek, çiftçiye destek mi?

Ve şimdi bir de Kocahıdır’ın meralarına, Hacıköy’ün, Beyendik’in, İbriktepe’nin bereketli topraklarına güneş panelleri, rüzgar santralleri kurmak istiyorlar. Yetmiyor! Karlıköy halkı “Meralarımıza patlatmalı taş ocağı istemiyoruz!” diye direniyor! Yetmiyor! Paşayiğit, Kocaçeşme, Karasatı köyleri “Maden ocakları istemiyoruz!” diye ayaklanıyor! Mecidiye halkı taş ocaklarına karşı dimdik duruyor, yeni ocaklara izin vermiyor!

Bu artık sadece 2-3 köyün tarlasının, merasının mücadelesi değil! Bu artık tüm Trakya’nın toprağına sahip çıkma mücadelesidir!

Her gün, her gece özel şirketler masa başında dosyalar hazırlıyor. Meralarımıza, topraklarımıza nasıl el koyacaklarının hesabını yapıyorlar. Planları hazır, bahaneleri bol! Biri çıkıyor, “enerji” diyor, biri çıkıyor, “yatırım” diyor. Ama hepimiz biliyoruz ki onların derdi ne çiftçi, ne köylü, ne de bu memleket!

Onlar ağacın yeşilini, başağın sarısını tanımazlar! Onlar sadece doların, euronun renklerini bilirler!

Atalarımızdan bize miras kalan bu bereketli ovaları özel sektöre devredip, onların kemiklerini sızlatmayın!

Bugün bize 40-50 dekar demiyorlar, tam 5800 dekar verimli tarım arazisini elimizden almak istiyorlar. Oysa devletin görevi, bu toprakları korumaktır, satmak değil! Ama yasaları hiçe sayarak, “milli çıkar” adı altında, “stratejik yatırım” diyerek, bizim topraklarımızı özel şirketlere peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Biz köle olmayacağız! Biz kendi köyümüzde, kendi tarlamızda ırgat olmayacağız!

Sizlere büyük paralar teklif edebilirler, tarlanıza değerinden fazla fiyat biçebilirler. Ama unutmayın, bu topraklar sadece para değil, bir mirastır. Atalarımızdan bize kalan, bizim de çocuklarımıza bırakmamız gereken kutsal bir emanettir.

Toprağımızı kaybedersek, ekmeğimizi kaybederiz. Toprağımızı satarsak, geleceğimizi satarız.”

Çevreye Duyarlı Projelerle Öncü Oluyorlar Çevreye Duyarlı Projelerle Öncü Oluyorlar

5C01Df78 C77F 4233 9D92 704A931Bb2F5

Editör: Haber Merkezi