Yerel

Kırklareli'ne Lezzet Veren Bir Başarı Öyküsü: Birtat Köftecisi

Şehirler; adına ve gelişmesine adım olan emekler ile büyür. İşte bu emeklere örnek olan bir hikayeyi www.alternatifgazetesi.com okurları için derledik.

Kırklareli'nde 1974 yılında küçük bir dükkanda, işin en başından başlayan merhum Erdoğan Atlı'nın günümüze miras bıraktığı Birtat Köftecisi evlatlarının emeği ile yaşamaya devam ediyor. Yerli ve yabancı konuklarını ağırlayan işletme; birkaç masa ile başlayan hikayesini taçlandırarak devam ediyor.


"İnsanlara Hizmet Etmek Kadar Güzel Bir Şey Yok"
Yarım asırlık işine olan sevgisini anlatarak söze başlayan Birtat Köftecisi İşletme Sahiplerinden Semih Atlı, "Yarım asırlık bu güzellik bizlere babadan kaldı. İleride evlatlarım bizim yaptıklarımızın üzerine koyup daha da ileri götürsün. Onun da evlatları bu mirası devir alıp ilerletsin. Çünkü insanlara hizmet etmek kadar güzel bir şey yok. Bizim sektörümüzde beden dili çok önemli. Beden dili her şeye bedeldir. Beden dilini iyi kullanmayı bilince ve samimi olunca aç kalmazsın. Beden dilini iyi kullandıktan sonra, gülümsedikten sonra, tebessüm ettikten sonra yemek yemeyecek adama da yemek yedirirsin" sözlerini dile getirdi.


"Baba Mesleği"
Küçük bir dükkanda işe başlayan merhum Erdoğan Atlı, aslında uzun bir yolculuğun da başlangıcını yaptı. O yılları anlatan Semih Atlı, "İş hayatına küçük yaşlarda atıldık. Babadan gelen bir meslek olduğu için severek başladık. İnsanlara hizmet etmeyi, onların yüzlerinin güldüğünü görmek bizi mesleğin içine çekti. Çok memnunuz, bir daha dünyaya gelsem yine köfteci olmak isterim. Birtat Köftecisi'nin başlangıcı 1974 yılına dayanıyor. Babam, Karaumur Caddesi'nde tarihi bir bölgede bir esnaf köftecisinin yanında işe başlıyor. Oradaki işte işe sıfırdan başlıyor. Bulaşıkçılık yapıyor. Izgara başına geçiyor. Temizlik yapıyor. A'dan Z'ye esnaf lokantasında ne iş varsa hepsini yapıyor. Tüm işleri sıfırdan öğreniyor. Bir süre sonra yanında çalıştığı usta, onun işine bu denli sarıldığını fark ediyor. Babam, bu sektörde kendisi için bir gelecek görüyor. Başarabileceğini fark ediyor. Daha iyi yerlere gelebileceğini düşündüğü için, işçiliğine bu şevkini de yansıtıyor. Uykusundan, ailesinden feragat edip işine sarılıyor. İşi için verdiği mücadeleyi bir tık daha arttırıyor. Köyden yeni gelmiş, 17-18 yaşlarında bir genç, o yaşlarda işine tutunmaya çalışıyor. Bu durumu fark eden ustası, babama ortaklık teklif etmeyi düşünüyor. Babama güvendiği için, işin bu sayede daha da iyi yerlere geleceğini fark ediyor. Daha sonraki süreçte ortaklık teklif ediyor. Babamın ustası yaşlandığı için dükkanı, babam çekip çeviriyor. Her işiyle ilgileniyor. Dükkan işleri git gide ilerliyor. 1984 yılında şuan işletmemizin bulunduğu yerde, Kırklareli Müzesi'nin karşısında dükkan açıyor. Buradaki dükkan, ufak ve iki üç masalık bir yer. Sevecek küçük bir dükkan işletmeye başlıyor" ifadelerini dile getirdi.


"Miras 3 Kardeşe Emanet"
Baba mesleğinin emanetçilerinden Atlı, "Biz üç kardeşiz. Büyük ağabeyim var, Bilal Atlı. Ağabeyim ve ben dükkanda çalışıyoruz. Bir de ablam var, o da evden destek oluyor biz. Kardeşler elele vererek dükkanı ilerletmeye çalışıyoruz. Zamanla dükkanın büyümesinde ağabeyimin de katkıları oluyor. Normalde 3 masadan oluşan dükkan; şimdi 18-20 masaya kadar çıkıyor" dedi.
"Lezzet Farkı Kullanılan Ürünlerde Başlıyor"
Köftecilikte kullanılan etin önemine değinen Atlı, "Etimizi Edirne Osmanlı Köyü'nden alıyoruz. Etimizi aldığımız kasap; oldukça bilindik bir isim. Hilesi hurdası olmayan; işini seven ve ürünlerinin kalitesine önem veren bir işletme. Dürüstlüğü ve samimiyeti ile bilinen güzel bir esnaf. Trakya Bölgesi'nde işiyle ve karakteri ile iyi bilinen bir yer. Etlerimiz bize normal bir bütün olarak, derisi yüzülmüş şekilde geliyor. Biz onu burada, ihtiyacımıza göre işliyoruz. Bizim burada etlerimizi işlemesi için kendi kasabımız var. Bu kasap sadece bizim için çalışıyor. Dışarıya iş yapmıyor. Kullandığımız etler; doğadan beslenen, üretiminin herhangi bir safhasında kimyasal olmayan hayvanlardan. Bizim köftemizin en kıymetli özelliklerinin başında, etin kalitesi. Biz köftemize baharat koymuyoruz. Köftemiz bize özeldi. Bu yüzden doğal beslenen hayvanlardan elde edilen etlerin kalitesi, Balkanların doğallığı köftemize yansıyor. Lezzetimizi korumak ve daha güzel noktalara getirmek için bu konuya özel olarak emek veriyoruz" şeklinde konuştu.


Küçük Farklar Büyük Tatlar
İşletmenin küçük dokunuşlarının da olduğunu belirten Atlı, "Köftelerimizi sunarken; yanına soğan, domates, acı salça da koyuyoruz. Salçamızda; domates ve biber salçası bulunuyor. Domates ve soğan köftenin yanında standarttır. Herkes kuru bir şekilde ikram ediyor. Biz; yağ, limon, üzerine baharat atıp servis ediyoruz. Diğer köftecilerden ayrılan bir özelliğimiz de bu. Sunum olarak; kışın turşu biberi, yazın yeşil biber olarak servis ediyoruz. Köftemiz ile servis ettiğimiz manda yoğurdu var. Yoğurdumuzu Tekirdağ Muratlı'dan temin ediyoruz. Kullandığımız koyun yoğurdumuzu da Kırklareli'nden temin ediyoruz" sözlerini belirtti.


"Geniş Bir Müşteri Yelpazesi"
Yerli ve yabancı çok sayıda insana hizmet verildiğini dile getiren Atlı, "Hayrabolu tatlısı, revani tatlısı, ezme kadayıf, kadayıflı muhallebi ürün yelpazemizde yer alan tatlılarımız. Müşterilerimizin bizi tercih etmesini sağlamak noktasında; en önemli özelliğimiz etin lezzetli olması. Bunun yanı sıra müşterilerimize olan saygımız ve güler yüzümüz. Müşterilerimiz ile biz kocaman bir aileyiz. Bu yüzden, güler yüzlü ve samimi hizmet veriyoruz. Her gelen müşterimiz bizim için çok değerli. Her gelen müşteriyi güler yüzle karşılamaya çalışıyoruz.  Mısır'dan, Rusya'dan, Bulgaristan'dan, Arabasitan'dan gelen müşterilerimiz var. Bulgaristan çok yakın olduğu için, gelen müşterimiz de çok. Kırklareli'ne gelince bize uğramadan gitmeyen müşterilerimiz var" açıklamalarını dile getirdi.


"Yarım Asırlık Güzellik Bizlere Babadan Kaldı"
Merhum Erdoğan Atlı'nın emeklerinin çok değerli olduğunun altını çizen Semih Atlı, "Yarım asırlık miras, güzellik bizlere babadan kaldı. Çok memnunuz, iyi ki de böyle bir miras bizlere bıraktı. En önemli mirası bizlere bıraktı. İnşallah bunu biz de evlatlarımıza bırakabiliriz. Çünkü ben 26 yaşındayım. İlkokula başladığı süreden bu yana bu sektörün içindeyim ve çok mutluyum. İlerde nasip olsun ki evlatlarım bir asır gitsin. Daha da fazla gitsin. Onun da evlatları gitsin. Çünkü güzel, insanlara hizmet etmek kadar güzel bir şey yok" ifadelerini kaydetti.