Kırklareli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Kadir Kılınç ile Alternatif Gazetesi olarak bu kez beklenen İstanbul depremini konuştuk. Peki, olası Marmara depreminde, dünyanın en kalabalık şehirlerinden olan İstanbul’da kaç bina risk altında? Nasıl bir hazırlık yapılmalı?

 “Bilim adamlarımızın da belirttiği gibi, olası İstanbul depremi, yıllardır bekleniyor. Burada özellikle vurgulamak istediğim husus; depremin ne zaman olacağını, hangi tarih ve saatte gerçekleşeceğini hiç birimiz bilemeyiz. Dolayısıyla; bizler hazırlıklı olmalı, mutlaka depreme dirençli binalar üretmeliyiz” diyerek sözlerine başlayan Kılınç şöyle devam ediyor;

“İnsanlar arabalarının rengine verdiği değeri, binaların sağlamlığına vermiyorlar”

“Başka ülkelerde de depremler oluyor. Örneğin en son Japonya’da bir deprem meydana geldi. Ve büyüklük olarak da 7,6 şiddetinde bir depremdi. Binalara baktığımızda yıkılan binanın hemen hemen olmadığını veya çok az olduğunu gördük.

Bizler de insanımızda mutlaka deprem bilinci oluşturmalıyız. Çünkü bu bilinci oluşturursak, “Depreme karşı ne yapabiliriz?” sorusuna vereceğimiz cevap da çok kolaylaşıyor. Şöyle ki; insanlar arabalarının rengine verdiği değeri, asla binaların sağlamlığına vermiyorlar.

O yüzden İstanbul’da ve diğer şehirlerimizde yaşayan insanlara benim yapacağım en önemli uyarı; mutlaka binalarının depreme karşı dayanaklılıklarını görsünler. Bu konuda uzman firmalara başvurulabilir, uzman hocalardan destek alınabilir. Deprem öldürmez, bina öldürür. Mutlaka binamızın sağlamlığını bilmeliyiz.”

401Bbaf3 6D42 471A Ba9A 910Ba2Bcc798

“Can Kaybı Yüksek Olur”

Peki İstanbul’da kaç tane yapı risk taşıyor? Dr. Öğretim Üyesi Kadir Kılınç, bu kritik soruya şu cevabı veriyor;  “İstanbul’a baktığımızda, özellikle 2000 yılından önceki yapı stoğunda yaklaşık 1 milyona yakın binanın olduğunu görüyoruz. Ve bu binalar maalesef denetimsiz. Yani denetime tabi olmayan bu binaları, deprem açısından riskli gruba dahil edebiliriz. Bu bağlamda olası İstanbul depreminden etkilenecek bina sayısı ile insan sayısının oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Maalesef olası İstanbul depreminde can kaybının yüksek olacağını düşünüyorum.

Dolayısıyla ivedilikle İstanbul’daki yapı stoğunun envanterinin belirlenmesi ve ortaya konması çok büyük önem taşımaktadır. Mutlaka insanların binalarında deprem testini yaptırması, bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığından akredite, lisanslı firmalara başvurulması, uzman teknik hocalarla iletişim halinde olunması, son derece önemlidir.”

“Yönetmelik Çıkmalı”

Açıklamalarında çözüm önerilerini paylaşan Kılınç;  “İstanbul’u depreme hazırlıklı hale getirebilmek için, Basitleştirilmiş Güçlendireme Yönetmeliğinin çıkması gerektiğini düşünüyorum. İnsanların ‘güçlendirme’ konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı kanısındayım. Bu yönetmelik çıktığında, özelikle eski yapı stoğunun bir kısmının güçlendirilerek depreme dirençli hale getirilmesinin mümkün olacağını inanıyorum.  

Basitleştirilmiş Güçlendirme Yönetmeliği ile insanların güçlendirme yöntemlerine başvuracağı kanısındayım. Bu yöntemle; binanızı depreme dirençli hale getirmiş oluyorsunuz. Ve olası bir depremde kendinizi dışarıya rahatlıkla atabiliyorsunuz.  

Yine bilindiği gibi deprem için erken uyarı sistemleri söz konusu. Elbette depremin hangi tarihte, hangi saatte olacağını bilemeyiz ama binalarımızın ve yapılarımızın hareketliliğini izleyebiliriz. Bu da sensör sistemleri ile mümkün olabiliyor. Bu konuda da ivedilikle adım atılması oldukça büyük önem taşımaktadır.

Depreme hazırlık aşamasında özel sektörle de işbirliği yapılması gerekiyor. İstanbul’da şu anda Büyükşehir Belediyesinin hali hazırda devam eden teknik çalışmaları var. Ancak binaların kapsamlı bir şekilde incelenmesi lazım. Benim şahsi fikrim; tahribatsız yöntemlerin yönetmeliklerde yer alması yönündedir” ifadelerini kullandı. (Ferdi Kurtbayram)

Editör: Ferdi Kurtbayram