Acıbadem Fulya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Kerem Bilsel yaz aylarıyla birlikte omuz çıkığı sorunlarıyla sık karşılaştıklarını belirterek, 20 yaşından önce olan çıkıkların tekrarlama riskinin de yüzde 80’in üzerine çıkabildiğini söylüyor. Prof. Dr. Kerem Bilsel, omuz çıkıklarına yol açan etkenleri ve omuz çıkığının neden acil müdahale gerektirdiğini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Son derece dinamik bir yapıya sahip olan ve günlük yaşantımızda en temel ihtiyaçlarımız için sağlıklı olmasına ihtiyaç duyduğumuz omuzlarımızın çok güçlü bir destekle korunmasına rağmen bazı zayıf noktaları olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kerem Bilsel bu nedenle de vücudumuzun en sık çıkık gelişen eklemi olmaktan kurtulamadığını vurguluyor. Omuz eklemine uygulanan bu travmatik yüklenmelerin omuz anatomisini oluşturan önemli yapılarda hasar yaratabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Bilsel sözlerine şöyle devam ediyor: “Aşırı baş üstü zorlamalarında omzumuzu yerinde tutan yuvanın etrafını çevreleyen labrum yapılarında yırtılmalar ve sonrasında güvensizlik ve eklemde çıkıklar yaşanabiliyor. Omuzumuza günlük aktiviteler sırasında da aşırı yüklemeler yapabiliyoruz. Buna en klasik örneklerden bir tanesi, yaz aylarında da çok başımıza gelebilecek seyahatler sırasında ağır valizlerin tek el ile kaldırılıp yükseğe konulması sırasında omuzda labrum ve tendon yırtıkları ile karşılaşılabilmektedir.”

Hasta Haklarına Sahip Çıkılmalı Hasta Haklarına Sahip Çıkılmalı

Omuz çıkığının görülme sıklığının genel nüfusta yüzde 1.7 olduğunu, özellikle gençlerde ve genç erişkin erkeklerde daha sık görüldüğünü belirten Prof. Dr. Kerem Bilsel “12-40 yaş arasında omuz çıkığı ile çok daha fazla karşılaşıyoruz. 20 yaşından önce olan omuz çıkıklarının tekrarlama riski de yüzde 80’in üzerine çıkabiliyor. Yaz aylarıyla birlikte dışarıda fiziksel aktivitelerin artması ve yapılan sporlarla alakalı olarak sıklık artabilmekte, baş üstü ve kolları, omuzları zorlayıcı hamlelerde omuz çıkığı gelişebilmektedir. Özellikle su topu, tenis, beyzbol, hentbol, voleybol, basketbol gibi sporların amatör kişilerce de oynanması ve aşırı sıcakların bunaltmışlığından serin sulara dalmanın çoşkusuyla atılan kulaçların şiddetinde ölçünün kaçırılması yaz mevsiminde omuz çıkığıyla başvuran hastaların sayısında artışa neden oluyor” diyor. Vücudumuzda en hareketli ve en sık çıkan bu eklemimiz kişinin tüm yaşantısını olumsuz etkileyecek kadar kritik önem taşımasına rağmen gereken özeni göstermediğimizi vurgulayan Prof. Dr. Bilsel “Omuz çıkığı olan ve omuzu çok sık çıkan insanlar günlük yaşam konforunun son derece olumsuz etkilenmeleri ve temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmelerinin yanı sıra, bir süre sonra dengelerini yitirebiliyorlar” diyor. 

 “Bu Çıkık Yer Eder Mi?!”

Günümüzde halk arasında “Bu çıkık yer eder mi?” sorusu hekimlere sıkça yöneltiliyor. Bu soruyu Prof. Dr. Bilsel şöyle yanıtlıyor: “Bu konuda literatürde yapılan çalışmalar ve tecrübeler bize, tekrar çıkıkla ilgili bazı risk faktörlerini tanımlamıştır. Bu faktörler arasında yaşın 20 ve altında olması, kontakt baş üstü sporla ilgilenilmesi, esnek yapılı olma (hipermobilite) ve radyolojisinde omuz ekleminde kemik kaybı en önemli parametreler olarak ele alınmalıdır. Bu faktörler eşliğinde tekrarlama riski öngörüsü yüksekse ameliyat seçeneği ön planda düşünülmelidir.”

Omuz Çıkığında Acil Müdahale Şart!

Omuz çıkığı esnasında ise bazı hatalı davranışlar nedeniyle tedavi çok daha zorlaşabiliyor. Omuz çıkığının acil müdahale gerektirdiğini, zaman kaybetmeden hastaneye başvurulmasının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Kerem Bilsel “Hastane şartlarında tercihen anestezi veya sedasyon altında kapalı yerine oturtulması (redüksiyon) ilk aşama tedavi olarak yapılmalıdır. Sonrasında en az 10-15 gün arasında kol askısında istirahat ile takip edilir. İlk çıkıklarda özellikle sporcularda ve aktif genç erişkinlerde klinik ve radyolojik testlerle değerlendirilip tekrar çıkma riskini oluşturabilecek faktörler göz önünde bulundurulmalıdır” diyor. Omuz çıkığının tekrarlama riskinin yüksek olduğununun tespit edilmesi durumunda ameliyat gerekebildiğini belirten Prof. Dr. Bilsel şu bilgileri veriyor: “Ameliyat lezyonun büyüklüğüne ve kemik kaybı derecesine göre planlanmaktadır. Küçük kemik kaybı olan hastalarda kapalı (Artroskopik) yumuşak doku fiksasyonları uygun olurken lezyonu daha ciddi derecede olduğu durumlarda açık veya artroskopik kemik blok ameliyatları seçilmektedir. Uygun hastada, risk faktörlerini göz önünde bulundurarak en doğru cerrahi yöntem seçilmelidir.” 

Editör: Haber Merkezi