11 Ayın Sultanı Ramazan ayı 1 Mart Cumartesi günü başlıyor. Cuma gününü, Cumartesi'ye bağlayan gece ilk sahura kalkılacak. Ramazan ayı 29 Mart’ta tutulacak son oruçla birlikte tamamlanacak.

Kırklareli İl Müftüsü Yusuf Eviş de internet haber sitemize yaptığı değerlendirmede Ramazan ayında değer yargılarımızı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini söyledi. Bu Ramazan ayında yanlış olanı terk ederek doğru olana yönelme çabası içerisinde olmanın öneminden bahseden Müftü Eviş, “Yaşam bulduğumuz bu dünyaya nefsanî (hayvani) isteklerimizi yerine getirmek için yaratılmadık. Çünkü nefsani isteklerin peşine düşen insanların zararları kendisine dokunduğu gibi diğer insanlara hatta toplumlara dokunmaktadır. Sınırsız hiçbir istek olamaz, olmamalıdır. Her şeyin bir sının olması gerektiği gibi, isteklerinde bir sınırı olması gerekir. İşte bu Ramazan değer yargılarımızı yeniden gözden geçirip yanlış olanı terk etmek ve doğru olana yönelme çabası içerisinde olacağımız bir ay olmalıdır. Günümüz dünyasının değişen değer yargılarının başında dilimize ‘dünyevileşme’ olarak çevrilen ‘sekülarizm’ gelmektedir. Dünyevileşme ile beraber din hayatın merkezinden uzak olmaya, nefsanî istekler dinin yerini almaya başladı. Peki, bu yaşam şekli doğru mudur? Bu yaşam şekli insana dünyada ve nihayetinde ahirette mutluluk verebilir mi?

Kur'an ve Sünnet ışığında konumuzu izah etmeden önce dünyamızda yaşanan örneklerden dünyaya dalmanın, sınırsız nefsanî isteklerin peşine düşmenin kişiye hiçbir fayda getirmediğini izah etmeye çalışalım. Öncelikle kendi ülkemizden gazetelere çıkan örneklerle başlayalım. Son yedi ayda 226 kadın öldürülmüş, 478 kadına tecavüz edilmiş, 772 kadın tacize uğramış 6423 kadın aile içi şiddete maruz kalmış. Günümüzde bilginin aktarılması için çok önemli bir araç olan internet, daha çok nefsanî (hayvani) olan isteklerin tatmin edilme aracı olarak algılanmaktadır. İnternet ile oyun ve eğlenceye dalınmakta, söyleyemeyeceğimiz daha birçok iğrençliklerin bu vesile ile yaşanmaktadır. Madde bağımlılığı üzülerek söylüyoruz ki çocuk yaşlara inmiştir. Dünyamızda yaşananları ise hepimiz takip etmekteyiz. Bir şahıs yanlış düşüncelerin peşinden koşarak onlarca insanı öldürebiliyor, bir çocuk okul basarak arkadaşlarını öldürebiliyor, devletler kendi güçlerini korumak için diğer devletleri sömürge haline getirebiliyor, onların bütün yer altı ve yer üstü kaynaklarını alıp huzursuzluk meydana getirebiliyor, dünyevi çıkarlar için savaşlar çıkıyor. Bazı insanlar kolay yoldan para kazanmak ve kendi isteklerini hayata geçirmek için başkalarının hayatlarını perişan etmektedir. Hırsızlıklar, gasp, rüşvet, çocuk kaçırma, organ satımı, kadınların fuhşa sürüklenmesi, kumar daha birçok farklı yanlış ve kötü yol. Artık suçlar sadece bir bölgede işlenmekten çıktı, uluslararası suçlar işlenmeye başlandı.

-115

“Yeniden Dini Değerlere Dönme Vakti Gelmiştir”

Şimdiye kadar saymış olduğumuz bu yanlış ve kötü davranışların hangisinde dini değerlere rastladınız. Bu yanlışlıkların hangisine din doğru der, yapılmasını insanlardan ister. Bu yanlışlıkların içerisinde olanların acaba kaçı gerçek anlamda dine bağlı. Ya da şöyle soralım: Dinin emir ve yasaklarına gerçek anlamda uymaya çalışan bir dindar acaba bunlardan hangisini hayatına aktarır? Kendimizi, neslimizi, geleceğimizi ve nihayetinde dünyamızı kurtarmak için yeniden dini değerlere dönme vakti gelmiştir. Eğer bu dönme yakın zamanda gerçekleşmez, dünyaya dalışımız devam ederse o zaman toplumsal kargaşalar meydana gelecektir. Yani değişimi toplum olarak bizler başlatmamız gerekmektedir.” dedi.

“Yüce Yaratan Bu Dünyada Bizi Başıboş Bırakmış Değildir”

Yılın İlk Leyleği İğneada’da Görüldü Yılın İlk Leyleği İğneada’da Görüldü

Ayetlerle örnekler veren Kırklareli İl Müftüsü Yusuf Eviş, “ Yüce Yaratan bu dünyada bizi başıboş bırakmış değildir. Bir ayette şöyle buyruluyor. ‘İnsan başıboş bırakılacağını mı zannetti?’ Ayet bize şunu hatırlatmaktadır. İnsan, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza olmaksızın başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Mes'ûliyet olmaksızın, salıverilmiş hayvanlar gibi kalacağını mı hesap ediyor? Bu hesap ona ne yaraşır, ne de yakışır.

Bu hayatın ne anlama geldiğini, niçin bu dünyaya geldiğimizi, ne yapmamız gerektiğini, nelerden kaçınmamız ve neleri hayata aktarmamızı gerekecek birçok önemli özellik bizler verilmiştir. Bununla beraber alemde meydana gelen hadiselerden ibretler almak suretiyle de Yüce Yaratanın yoluna (İslam yoluna) ulaşma imkanımız vardır. Kur'an-ı Kerim'de bu hususlarla ilgili şöyle buyrulmaktadır.

‘İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık. İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? "Yığın yığın mal tüketmişimdir" diyor. O, kimsenin kendisini  görmediğini mi zannediyor? Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi? Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?’

Bizler bu verilenler vesilesi ile hayatımızı nizam ve düzene sokmamız gerekmektedir. Peki, ne yapmamız gerekir? Bu sorunun cevabını bulmak için şu iki şıktan hangisini tercih edeceğiz. Geçici dünya hayatına aldanıp, oyun eğlenceye dalıp kaybedenlerden mi olacağız? Yoksa gerçek yurt olan ahiret yurdu için çalışacak mıyız?

Elbette hepimiz dünyada mutlu olmak istediğimiz gibi ahirette de kurtuluşa erenlerden olmak isteriz. Bu en doğru tercihtir. Bu doğru tercihin ise bir yansıması olmalıdır. İşte buda iman edip, imanımızın tezahürü olan ibadetlerimizi yerine getirmekle ve ahlaki güzellikleri hayatımıza aktarmakla gerçekleşecektir. Yoksa böyle davranmaz isek hüsrana uğrayanlardan oluruz. Nitekim hepimizce malum olduğu üzere asr süresinde şöyle buyrulmaktadır.

‘İkindi vaktine (Asra; çağa) and olsun ki, İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir. Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine gerçeği tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.’

Dünyadan el-etek çekmekten kastımız dünyalık olanlara aldanmamaktır. Dünya nimetlerinden harama el uzatmadan, helalinden istifade etmek, bu nimetleri bizlere verene şükretmek ve O'nun için ibadet ve ta'zimde bulunmak, hak ihlallerine dikkat etmek ve bu dünya hayatını Yaratanın rızasına uygun şekilde tamamlamaktır. Asıl nimetler ve asıl güzellikler bu dünya hayatının Allah ve Resulünün istediği şekilde tamamlayanlara verilecektir. Al-i İmran süresi 15. Ayet bize bu müjdeyi şöyle bildirmektedir.

‘De ki: Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, Rab'lerinin katında, altlarından ırmaklar akan ve orada temelli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah kullarını hakkiyle görücüdür.

“Çocuklarımıza İmanı Öğretelim, İbadetleri Sevdirelim”

Bu ramazanda değer yargılarımızı yeniden gözden geçirelim. Kendimiz ve gelecek neslimiz için İslam dininin o eşsiz ilkelerini hayatımıza aktaralım. Çocuklarımıza imanı öğretelim, ibadetleri sevdirelim, ahlaklarını güzel hale getirme çabasında olalım. Bu dünya hayatında kalıp bizimle beraber gelmeyecek olana değer verip sıkıntılar içinde mi olalım? Yoksa asıl değer verilmesi gerekenlere mi değer verelim? Dünya ve ahirette huzura ulaşalım. Yüce Rabbim imanımızı kâmil eylesin, amelimizi Salih eylesin, kalp temizliği, güzel ahlak nasip eylesin.” ifadelerini kullandı.

Editör: Serhat Ünver