Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) de öğretmenliğe devam eden Selcan Aktaş; sosyal yaşantısında da son derece yoğun bir çalışma temposuna sahip. Aktif çalışmaları ve öğrencileri ile iletişimi bakımından da dikkan çeken Aktaş; 1981 Eskişehir doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Eskişehir'de tamamlayan Selcan Hanım; Kütahya Anadolu Öğretmen Lisesi'nden mezun olduktan sonra 9 Eylül Üniversitesi Yabancı Diller İngilizce Öğretmenliği bölümünü okudu. İlk görev yeri Bursa Gemlik Şehit Cemal İlköğretim Okulu olan Aktaş; 2010 yılından bu yana Lüleburgaz'da görev yapıyor.
Aynı zamanda Lüleburgaz gelini olan Selcan Aktaş; kendisi gibi İngilizce Öğretmeni olan Murat Aktaş ile evli ve iki çocuğu bulunuyor.
*Selcan Hanım, İngilizce Öğretmenliği dışında da bir kariyeriniz var. Bunları sizden dinlemek isteriz.
Tabi, 2019 yılında Drama Liderliği eğitimi aldım ve bu alanda çok sayıda çalışma yaptım. Kreş çağındaki çocuklarla da çalıştım, 60 yaşına kadar meslektaşlarıma idareci eğitimi de verdim. Bu anlamda çalıştığım yaş aralığı çok geniş Lüleburgaz İlçe Halk Kütüphanesi'nde gönüllü çalışmalarım da oldu. Öte yandan Hızlı Okuma eğitmenliği de yapıyorum. Ayrıca basılı üç tane kitabım var ve yaptığım okumaların yanı sıra yazmaya da vakit ayırmam gerekiyor.
*Hepsine birden nasıl yetişiyorsunuz?
Planlı çalışıyorum. Mesleğimi aşkla yaptığım için günümü daha aktif bir şekilde planlamayı hedef edindim.
Hareketsiz bir yaşam düşünemiyorum.
*Öğretmenliğe nasıl karar verdiniz?
Sıdıka Avar'ın Eskişehir İl Halk Kütüphanesi'nden Ortaokul döneminde ödünç aldığım 'Sıdıka Avar: Dağ Çiçeklerim' kitabını okuduktan sonra öğretmen olmaya karar verdim.
Bu konuda Öğretmen Lisesi'ne girmemi sağlayan Nermin Öğretmen. Beni sınavlara hazırladı. Başka bir meslek tercih edecekken Nermin Öğretmen'imi örnek alarak ve kitabın da etkisiyle rotamı öğretmenliğe çevirdim.
4 yıl öğretmen lisesinde yatılı okudum. O yıllardan itibaren okumayı ve yazmayı çok seviyordum.
*Bölümünüzü nasıl seçtiniz?
Dil öğrenmenin daha çok insana ulaşmak konusunda rehberlik edeceğini düşündüğümden; ayrıca farklı kültürlere duyduğum ilgiden dolayı İngilizce bölümü benim için bir geçiş anahtarıydı.
*Lüleburgazlı olmadan Lüleburgaz'ı bu kadar sahiplenmeniz konusunda ne söylemek istersiniz?
Memleketin her karış toprağında faydamın dokunabileceği çocuklar olduğunu biliyorum.
Münir Özkul'un şiar edindiğim bir sözü ile cevap verebilirim "Okul, sadece 4 duvarı çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin bilginin var olduğu her yer okuldur".
*Yazarlık süreciniz nasıl ilerledi?
İşe ilk önce kitap eleştrileri yazmak ile başladım, üniversite yıllarında. Yine o yıllarda çeşitli dergilerde yazdım. Mesleğim boyunca da farklı yayın organlarında yazılarım, öykülerim ve kitap eleştrilerim yayımlandı. Son olarak Yazı-Yorum dergisinde bir yazım çıktı. Bu arada Lüleburgaz Atatürk Lisesi'inde öğretmenlik yaptığım dönemde öğrencilerimin yeterince kitap okumadığını fark ederek Kitapkolik adı altında iki arkadaşım ile birlikte çocuklara bir kitap okuma grubu kurdum. Bu grup iki buçuk yıl boyunca faaliyet gösterdi. 3 yıldır da Lüleburgaz'da katılıma açık yetişkin okuma grubu olarak devam ediyoruz. 3 aydır da Lüleburgaz Kent Konseyi çatısı aldına girdik.
*İlk kitabınız ile son kitabınız arasında; hayal ve hedefleriniz açısından ne gibi bir ilerleme kaydettiğinizi düşünüyorsunuz?
Yazmaya başlayınca tahmin ettiğimden çok daha fazla insana ulaşabileceğimi gördüm. Hedef ve hayal büyüttüm, çıtamı yükselttim. Çocuklarla birlikte olmak, onların hayal güçlerinden beslenmek, benim yazın dünyamı da her geçen gün genişletiyor. Yazdıklarımın severek okunduğunu gördükçe yazma hevesim katlanarak artıyor.
*Yazarlık sürecinizde öğretmen olmanız sizin için ne gibi avantajlar sağladı?
Çocuklar ile geçirdiğim vakitte onların problemlerini, sevinçlerini ve hayallerini dinledikçe onların gözünden dünyaya baktıkça yazmam gerektiğini düşündüm. Çünkü dünyaya ve büyüklerine anlatamadıkları dertleri vardı. Bu noktada onların duyulmayan sesi olmak istedim.
Beni yazmaya motive eden kilit noktalardan biri de buydu. Rüyalar Uçar mı? Kitabım ailesi tarafından fark edilmemiş bir öğrencimin kurgulanmış hikayesiydi.
Yılmaz Büyükerşen'in biyografisi de çocuklara çalışma ve başarma azmi konusunda örnek olması için yazılmış bir kitap.
*Bugün yemin edecek olan taze öğretmenlere bir mesajınız var mı?
22 yıllık meslek hayatımda en çok tecrübe ettiğim şey yaptığınız işe severek devam ederseniz başarısız olma ihtimalinizi ortadan kaldırırsınız. Mesleğiniz ne olursa olsun önemli ve öncelikli olan kendinize ve yaptığınız işe olan saygınızdır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü ile tüm eğitim neferlerine seslenmek istiyorum; "En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır". Bu yüzden de öğretmenlik mukaddes ve vazgeçilmezdir.
Kız çocuklarının eğitimine engel olunan bir toplumdan; eğitime öncülük edecek kadar güçlenen kadınların olduğu bir topluma dönüştüysek, bunun mimarı öğretmenlerdir. Bunu unutmadan ve unutturmadan yolumuza devam etmek zorundayız.