Kırklareli, Ülke ve Dünya gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu özellikle son dönemlerde çiftçilerin yaşadıkları sıkıntıların çözümü için HÜDAPAR olarak saha çalışmalarından elde ettikleri bilgileri gerekli mercilere ilettiklerini ifade etti.

Kırklareli’de ülke genelinde olduğu sorunların eş değer olduğu belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu bu bağlamda özellikle de girdi fiyatlarındaki artışın büyük sıkıntı yaşattığı söyledi.

Toplantıda, ülke gündemine ilişkin değerlendirmede bulunan Yapıcıoğlu, “Ekonomik sıkıntılar kadar olmasa da vatandaşların bir kısmı dağılan aile yapısından şikayetçi. Bu konuda bir teklifimiz var. Boşanmaları yavaşlatacak, evli kalmayı özendirecek, kadını korumaya yönelik bir teklifimiz var. Annelik, kutsal bir statüdür. Diyoruz ki ‘25 yıl evli kalan kadınlara emeklilik hakkı tanınmalıdır.’ Kamuoyu ve siyasetin bunu tartışmasında fayda görüyoruz. Hem kadınlar rahat nefes alacak hem de boşanmaların önüne bir nebze geçilebilecek. Boşanan kadın, anne veya babasından kalan emekli parasını alabiliyor ancak evli kadın alamıyor. Birinci adım olarak kadın 25 yıl evli kalmışsa anne babadan kalan emekli maaş kendisine bağlanmalıdır. Bazılarının kağıt üzerinde maaş almak için boşandığını biliyoruz. Bu uygulamaya da bu öneri son verecektir” ifadelerini kullandı.

Bölgesel anlamda Kırklareli ve Edirne son olarak Tekirdağ’ı ziyaret edeceklerini belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu: “Ziyaretlerimizi sürdüreceğiz. 1 yıldır memleketimizin her yerini dolaşıyoruz. Burada Çiftçilerimizle, esnafla bir araya geldik. Ticaret odaları, organize sanayi bölgelerine ziyaretlerimiz oldu. Halkın farklı kesimleriyle temas ettik. Türkiye’de siyasetin üslubu çok sert. Birilerinin ‘Doğru’ dediğine ötekisi ‘Yanlış’ demek zorunda hissediyor. Kutuplaşma yaşanıyor. Temaslarımızda, halkın gündemi ile siyasetin gündeminin örtüşmediğini, halkın kendi gündeminde olduğunu, bu gündemin başında ekonomik sıkıntılar geldiğini gördük. Türkiye iflasın eşiğinde değil ama dar gelirli bir sıkıntı yaşıyor. İstihdam, Türkiye ortalamasının üzerinde. İşsizlikten yakınan çok fazla kişi yok ama girdi fiyatlarının yüksek olmasından dolayı çiftçi ve sanayici şikayetçi. Nakliye fiyatlarının artmasından dolayı yoğun şikayetler var. Kiralar yüksek. Hayat pahalılığı devam ediyor. Fiyatların nerede duracağı konusunda belirsizlik var. Eğer fiyatların yükselmesini durduramıyorsanız vatandaşın gelirini yükseltmelisiniz” diye konuştu.

“Krizin sebebi uygulanan ekonomik sistem”

Krizin sebebinin siyasi sistem değil, uygulanan ekonomik sistem olduğunu savunan Yapıcıoğlu, “Kapitalist sistemlerin krizler ürettiğine hep şahit olduk. Bundan sonra da bu sistem devam ederse yaşanmaya devam edecek. İşler tıkırında olduğunda para babaları kazanıyor ama kriz çıktığında onlar kazançlarını artıyor, daha fazla kazanıyor. Bu sistem içerisinde sorunların giderilmesi için tedbirler alınmalı. Tarım alanında Türkiye’nin kendine yeterli ülke olması için çiftçinin korunması, tarım politikalarının geliştirilmesi, hangi bölgede hangi ürünlerin yetiştirileceği konusunda daha iyi planlama yapılması gerekiyor. Planlama sonrası ürünlerin alım garantisinin verilmesi yönünde Tarım ve Orman Bakanlığına çağrımız var” sözlerine yer verdi.

“İttifak kararı yok”

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkan Yapıcıoğlu, HÜDA PAR’ın herhangi bir ittifaka katılıp katılmayacağına ilişkin soruya da “İttifaklar siyasetin doğasında vardır. Kim kendini nerede doğru buluyorsa orada olur. Bizim HÜDA PAR olarak verdiğimiz ittifak kararı yok. İttifak içerisinde yer alabiliriz ama an itibariyle ittifak anlaşması, ittifak için verilmiş karar yoktur. İleride olursa bunu da kamuoyuyla paylaşırız” yanıtını verdi.

Siyonizm Çok Tehlikeli

Siyonistlerle yapılan normalleşme anlaşmalarına ilişkin konuşan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, siyonistlerin devlet değil işgal rejimi olduğunu, bu sebeple normalleşme adımlarının atılmasının doğru olmadığını söyledi.

1948 yılından bu yana Filistin topraklarını peyderpey işgal eden siyonistler, her geçen gün işgallerini arttırarak sürdürmeye ve Filistinli Müslümanları katletmeye, yerinden etmeye devam ediyor.

Her geçen gün farklı ülkelerden Yahudileri Filistin topraklarına getirerek yerleştiren ve yeni mağduriyetlere yol açan işgal rejimi, ABD başta olmak üzere batı ülkelerinden aldığı destekle Kudüs başta olmak üzere Filistin'in birçok bölgesinde şiddet olaylarını arttırmaya, Mescid-i Aksa'ya pervasızca saldırmaya devam ediyor.

Yaşanan bunca hukuksuzluğa rağmen Filistin halkının yanında durması gereken İslam ülkelerinin birçoğu maalesef siyonist işgalcilerle normalleşme adımları adı altında yeni anlaşmalara imza atıyor. Kuruluş amacı Filistin ve Kudüs'ün özgürlüğü olan İslam İşbirliği teşkilatı ise yaşananlara karşı sessiz kalmayı tercih ediyor. Uluslararası kuruluşlar ve Birleşmiş Milletler de yaşananlara karşı 3 maymunu oynuyor.

Arap ülkeleri başta olmak üzere birçok İslam ülkesinin yöneticileri tarafından işgalci siyonistlerle yapılan anlaşmalar ve atılan normalleşme adımları hakkında İLKHA muhabirine konuşan HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, işgal rejimi ile normalleşmenin kabul edilemeyeceğini, siyonistlerle her türlü ilişkinin sonlandırılarak Filistin davasının yanında durulması gerektiğini söyledi.

"Siyonistleri pervasızlaştıran İslam ülkelerinin sessizliğidir"

"Bu işgali, zulmü, soykırımı ileri götüren esas nokta İslam ülkelerinin yaşananlara sessiz kalmalarıdır." diyen Eşin, son olarak şu ifadeleri kullandı: Siyonist işgal rejimi sadece Filistin'deki 3-5 milyon Yahudi'den ibaret değildir. Şu anda Amerika başta olmak üzere birçok ülkeyi, birçok gücü kendi hegemonyasına alan, ekonomik, siyasi, askeri, basını, medyası, filmi ile her alanda desteklenen bir işgal rejiminden bahsediyoruz. Dolayısıyla sadece Filistin halkının buna karşı durması yeterli değildir. Eğer İslam ülkeleri, direnişi desteklerse, işgal rejimine karşı durursa Siyonistler bu adımları atamayacaklardır. Onu pervasızlaştıran, bu adımları attıran İslam ümmetinin, İslam ülkelerinin sessizliğidir. Bu noktada direnişi desteklemeleri, Kudüs davasının yanında durmaları ve özellikle bu işgali bitirecek somut adımlar, somut planların devreye konulması gerekir. Kuruluş amacı Kudüs ve Filistin'i korumak olan İslam İşbirliği Teşkilatı maalesef artık bırakın somut adım atmayı bir açıklama dahi yapamayacak durumda. Temennimiz, umudumuz İslam ümmetinin bu noktada uyanmaları, bu işgale, zulme, talana dur demeleri ve tüm çabalarını Kudüs'ün özgürlüğüne kavuşması için göstermeleridir. (S.Koçtürk)

Editör: Haber Merkezi