Kırklareli’nde Richmond Gayrimenkul sahibi Cumhur Furkan Kayan ilin yerel ekonomisine dair çeşitli tespitlerde bulundu.
Bu kapsamda Alternatif Medya olarak ile bir araya geldiğimiz Kayan, Kırklareli’nin gündeminde olan problemlere ait sorularımızı samimiyetle yanıtladı.
İşte o söyleşiden öne çıkanlar;
“İmar, sanayileşme, tarım ve hayvancılık, turizm üzerinden yerel idare ve sektörün geleceği ile ilgili beklentileriniz nelerdir?”
“Aslında şehir tabii haliyle bu sac ayaklarına uygun şekilde konumlanmış. Ormanlık arazinin tarım hayvancılık ve turizm meselesindeki avantajları, sanayi ve enerji için de tabii haliyle uygun bölgeler, imar sahası olarak bu bölgelerin arası ve dahası geniş tarım arazileri... Belki daha başka şeyler...
Ama sadece bunlar de yetmiyor, doğru uygulamalar gerekli.
Kim ne ekip biçecek, ÇED ve ÇED’ten muaf bölgeler, turizmin niteliği ve tanıtımı, eski ve yeni şehir gibi uygulamalardan önce yaşadığımız yerin makyajı ve düzeni... Ve çok daha fazlası...
Kolektif yerel idare anlayışının temel ihtiyaç olduğu bir dönemdeyiz. Burada biraz geriden gelmenin de avantajıyla ülkedeki iyi ve kötü örnekleri değerlendirerek kendimize ait bir şahsiyet oluşturmalıyız. Kırklareli’nde yaşamak için, tarım uygulamaları için, sanayileşme için hayvancılık için kaliteli sebepler oluşturamazsak anlamsız bir rant kapısından öteye geçemeyiz.”
“Yerli ve dışarıdan gelen yatırımcılar Kırklareli’nde hangi gelişmeleri beraberinde getirir?”
Yerli yatırımcı gerek sıcak parada gerek geleceğe dönük yatırımlarda sürdürülebilir anlayışa sahip değil. Sürdürülebilirliği sürünceme ile karıştırıyorlar. Yabancı yatırımcı bu konularda daha cesur ve sürdürülebilir anlayışa sahip. Burada yerel yönetimler, odalar, STK’lar ve sair kuruluşlara yoğun iş düşüyor. Bölge halkına ve yabancı yatırımcıya elimizdeki cevherin öneminin şuurlaştırılması gerekiyor.”
Şehrin markalaşma çalışmalarını da değerlendiren Kayan, şu tespit ile söyleşimizi noktalıyor;
“Marka değeri oluşturmakta çok ama çok zayıfız. Dünyanın her yerinde olduğu gibi buranın da kendine has bir kültürü var. Burada ise bu kültür sloganvari söylemlerle yaşatılma çabasından öteye geçemiyor. Önce bize ait kültürümüzü ve bununla birlikte yaşam tarzımızı tanımlamalıyız. Türkiye'nin herhangi bir yerindeki herhangi bir kişiyi burada yaşamaya tek başına ikna edecek neyi, nasıl konumlandırıyoruz? Kaliteli iç ve dış göçü nasıl harekete geçirebiliriz? Yaşam tarzımız, tarihi, gastronomik, kültürel, entelektüel verimlerimizi doğru kullanabilirsek; tek kullanımlık değil sürdürülebilir değerler üretebilirsek, kolektif ve güçlü bir "nitelik" anlayışımız oluşursa Kırklareli bir marka atölyesine, hatta uluslararası bir kültür sanat şantiyesine dönebilir. "
