Tarım da sel ve kuraklığın ne zaman ne şekilde olacağının kestirmenin mümkün olmadığını söyleyen Başkan Şaylan hava koşullarını kestirmenin mümkün olmadığını aşırı yağışlarında tarımda olumsuz etkilileri beraberinde getirdiğini söyledi.
Başkan Ekrem Şaylan koşullar hakkında şunları kaydetti: “Süt üretmek için en büyük girdi kalemini yem oluşturuyor. Bu anlamda üreticilerimiz, maliyetlerini düşürmek ve hayvancılıkta, süt üretiminde kalite ve verimi korumak için yeşil ot ve kaba yem üretiminin büyük bir bölümünü tarlalarında kendileri gerçekleştiriyor. Son yıllarda etkili olan kuraklık sebebiyle üreticilerimizin yem bitkisi üretimlerinde verim ve kalite düşüşleri yaşıyoruz. Tarlalara ekilen yem bitkilerinde sulama imkânı olan yerlerde bile aşırı sıcaklıklar sebebiyle ürünlerde rekolte kayıplarıyla karşı karşıya kalınıyor. Birçok üreticimiz mazot, elektrik, tohum ve en önemlisi büyük emekler harcayarak yem bitkisi ekimi yaptıkları alanlardan, bekledikleri verimi alamıyorlar. Ürünlerimizdeki rekolte kayıplarının her yıl daha da arttığını gözlemliyoruz.
Yem bitkisi üretimindeki kuraklığa, sıcaklık artışlarına bağlı verim kaybının, üreticilerin üretim maliyetlerini ciddi oranda artırdığına işaret eden Şaylan, “Hayvanları için yeterli yem bitkisini üretemeyen üreticilerimiz, daha fazla maliyetle yem almak zorunda kalıyor. Üreticilerimiz, genel maliyetler de artınca, üretimin sürdürülebilir olmaması sebebiyle hayvancılıktan geçinemez hale geldi. Bu şekilde devam ederse süt ve et üretimi başta olmak üzere diğer tarımsal gıdalarda da ihtiyaç olan üretimin gerçekleştirilmesi oldukça zor gözüküyor” diye konuştu.
Başkan Şaylan, kuraklığa karşı yapılması gereken öneriler konusunda da şunları söyledi:“Öncelikle insanlık olarak yaşam kaynağı olan suyun öneminin bilincine bir an önce vararak, suyumuzu verimli bir şekilde kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bir litre süt, 1 kilo et üretilirken ne tür kaynakların kullanıldığını, ne emekler verildiğini unutmamamız gerekiyor. Gıda üretiminin sekteye uğramaması için planlanan ya da ihtiyaç duyulan ve uygun görülen yerlere yapılan baraj, gölet, dere yatağı bentleri, kapalı sulama kanalı çalışmalarının artırılması sağlanmalı. Kuraklığa karşı üretim pratiklerimiz mecburi şekilde değişikliğe uğruyor. Yem maliyetlerinin düşürülmesi, üretimin doğaya en az zararla yapılabilmesi, hayvan refahının, verimin ve kalitenin yakalanabilmesi, doğal yaşamın korunabilmesi için sürdürülebilir tarımın olmazsa olmazı olan mera ve çayırların önemini gündemde tutmalıyız. Bu anlamda mera ve çayırların öncelikle korunması, ıslah edilmesi ve bu doğal üretim alanlarının uygun kiralama koşullarıyla üreticilerimizin daha yaygın bir şekilde kullanmaları sağlanmalıdır” dedi.