Robert Redford tarafından yönetilen Quiz Show (Şike) şov dünyasının karanlık tarafını vurucu bir şekilde ele alıyor.

Televizyon ve şov dünyası, kapitalizm, reyting kaygısı, para ve şöhret temelinde anlatılan, sosyal mesajlarla dolu bu film gerçek bir hikâyeden uyarlandı.

Yönetmenlik koltuğunda Oscar ödüllü Robert Redford’un oturduğu oyuncu kadrosunda John Turturro, Ralph Fiennes, Rob Morrow gibi yıldızların bulunduğu film 1950’li yıllarda NBC televizyon kanalında bir fenomene dönüşen “21” isimli yarışma programını merceği altına alıyor.

1-638

“O’Sinema” Youtube kanalında yayınlanan “Neydi O Film?” programının bilgi soruları kısmı bu filmdeki efsane John Turturro sahnesi ile başlıyor. Bilmeyenler için bu program sinemaseverler için bir hazine. Şiddetle tavsiye ediyorum.

Tamamen reyting kaygısı üstüne inşaa edilmiş bu programın yıldızı yoksul bir Yahudi olan Herbie Stempel. Haftalarca sorulan sorulara doğru cevap vererek kitleleri ekran başına sürükleyen bu karakterin miyadı dolunca filmin asıl mevzusu da ortaya çıkmış oluyor.

2-332

Yüzü eskiyen ve istenilen reytingi getirmeyen Stempel’in yerine bir beyefendi getiriliyor. Tabi yıldızlaşma şekli karanlık.

Kapitalizm ve şov dünyasının istediği yeni yüz saygın bir Amerikan prensi Carles Van Doren. Başta bu sisteme karşı çıksada şöhret ve paranın cazibesine hızlıca kapılıyor.

Yoksul bir Yahudi’nin yerine 21’in yeni gözdesinin saygın bir Amerikan ailesine mensup olması izlenme oranlarını en üst seviyeye çıkarıyor.

Ancak filme karşı karakter de gerekiyor. O da tuttuğunu koparan genç bir avukat Dick Goodwin. Onun olaya dâhil olması ile filmde ikinci bölüme hızlı bir giriş yapıyoruz.

3-120

Artık filmin yeni yıldızı genç avukat. Zekâsı ve bilgi birikimi ile olayı çözmeye çalışan Goodwin’nin hikâyesi filmi başka bir boyuta taşıyor.

5-31

ELEŞTİRİLER

Genel manada bakıldığında film çekici konusu ile ilgiyi topluyor. Ancak hikâyenin devamlılığında zaman zaman kopmalar yaşanıyor. Filmde en büyük pay karakterlerin. Şike üstüne kurgulanmış bir senaryoda seyirciye o hissi vermek kolay değil. Hem John Turturro hem de Ralph Fiennes bu zorlu sınavdan başarı ile ayrılmışlar.

Richard N. Goodwin’in romanından uyarlanan ve temeli gerçek bir olaya dayanan filmin hikâyesi tatmin edici olsa da yarışmanın formatı kafa karıştırıcı. Sorular öyle zor ve derinlemesine ki… Haftalarca bu tarz sorulara doğru cevap vermek imkansız gibi. Ancak bir yapay zekâ bu işin üstesinden gelebilir. Normal şartlarda bu programın doğru bir şekilde yapıldığına inanmak çok güç. Ancak 1957 yılının şartlarında TV izleyicilerinin de çok fazla alternatifi olmadığını düşünürsek reyting rekorları kırması sıradışı değil.

Normal şartlarda o dönemki Amerikalıların çoğunun programda bir gariplik olduğunu sezmeleri gerekiyor. Ama ne düşünüyorlardı orası muamma.

1950’ler televizyonların evlere yeni girdiği insanların en önemli eğlence kaynağı haline geldiği yıllar. Bu perspektifte bakıldığında show dünyasının oyuncağı haline gelmek o kadar kolay ki. TV'lerin yıldızı olmaya kim hayır der?

Karakterlerde kolayca bu sahte dünyanın parçası haline geldiler. TV ve show dünyası günümüzde de hemen hemen aynı çizgide ilerliyor. Bunun farkındayız ve hala bu sistemin bir parçasıyız…