Uyum kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından birden fazla anlama gelecek şekilde açıklanıyor. Bu anlamlardan ilki bu kelimenin bir bütünü oluşturan parçaların arasında meydana gelen uygunluk olarak ifade ediliyor. Başka bir anlamı ise toplumsal bir çevreye ya da duruma uygun davranışlar sergileme, o ortama uygun davranma, intibak ve entegrasyon olarak tanımlanıyor.
Teknoloji çağının da etkisi ile her gün farklı bir konuda değişim yaşanıyor. Hayatımız artık değişimden ve dönüşümden yana. Bizler de bu değişime uyum sağlamaya çalışıyoruz. Her gün ve her an yeni bir şeye karşı adapte olmak zorunda kalma ihtimalimiz yükseliyor. Yeni bir şehir, yeni bir iş, yeni ortam, yeni bir ilişki. Bunlarla birlikte tabi ki de değişen dünya. Teknoloji, yeni sistemler, virüsler, küresel iklim değişikliği ve birçoğu. Özellikle değişen iklim şartları artık kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Sıcaklıklar bir an çok yükselirken bir an düşüyor. Mevsimler kayıyor ve bu şartlara uyum sağlamak zorunda kalıyoruz. Aslında uyum sağlamak zorunda kalmayıp bu duruma karşı çözümler getirmeliyiz.
Ya da pandemi. 2019 yılının sonunda Çin’in, 2020 yılının başında da bizim hayatımıza giren coronavirüsün varlığına kısa sürede uyum sağladık. Tedbirler aldık, maskelere alıştık, korktuk, üzüldük ancak yine de adapte olarak bir şekilde onunla yaşamaya çalıştık.
Bu dönemde ise pandeminin etkileri ciddi bir şekilde azaldı. Şu an geçmişe döndüğümüzde o günlere nasıl da kısa bir sürede uyum sağladık şeklinde cümleler kuruyoruz.
Bunun dışında insan ilişkilerinde de uyum oldukça önemli. Çevremizde uyumsuz soğuk insanlar genelde tepki çeker. Ya bir kere de uyum sağla. Bizimle gelsen ne olur. Sürekli oyun bozanlık yapıyorsun gibi konuşmalar geçer. Aslında her insan her ortama hızlı bir şekilde uyum sağlamak istemez ya da direkt olarak sağlayamaz. Uyumlu insanlar, nasıl hissettiklerine göre farklılık göstermeksizin, kendilerini olduğu gibi gösterirler. Bazen sevincini bazen ise kederlerini örter ve ortama ayak uydururlar.
Ancak duyguları yaşamakta önemli. Bunu dengeli bir şekilde sağlamak her şeyden önemli. Uyumlu olmama konusundaki sorun, her şeyden önce, başkaları tarafından üretilen bir güven eksikliğinde yatar. Düşündüğünden farklı bir şekilde davranan birine güvenmek zordur. Aynı gerçekten hissettiği şeye aykırı olan bir görüntü sergileyen birine güvenmenin zor olduğu gibi.
Kişinin hissettiği, düşündüğü ve yaptığı şey arasındaki dengeyi bulmak, ilişkilerini daha gerçekçi ve otantik hale getirecek büyük bir başarı olarak ön plana çıkıyor.