Gün boyunca yaşadığınız her şeyin akşam izlediğiniz bir dizide karşınıza çıktığı bir dünya. Ek olarak üstüne eklenen acımasız kurgu ile.
4 yıl sonra yeni sezonu ile geri dönen Black Mirror’ın ilk bölümünde tam da bu konu işleniyor. Sıradan hayatına devam eden Joan kendini bir dizide izlemeye başlıyor. Joan is awful (Joan iğrenç biri) isimli bölümde karakterin gün boyu yaşadığı her şey gün yüzüne çıkıyor. Üstelik dijital bir platform bunu yayınlarken Joan hiçbir hak iddia edemiyor. Nedeni kullanım koşullarında.
Bölümü izlerken bazı anlar çok gergin geçiyor. Yaptığınız her şeyin birazdan milyonlarca seyirci ile buluşacak olmasının her insanı çok yoğun bir strese sokacağı aşikar. Belki de hayatımızdaki en önemli unsurların başında gelen mahremiyetin hiçbir şekilde kalmaması dehşet verici.
Tüm her şeyin kuantum bilgisayarı içerisinde ve aklını kaybetmek üzeresin. Kimsenin böyle bir durumda olmak isteyeceğini düşünmüyorum.
Aslında verilmek istenen mesaj çok net. Teknoloji ile kişisel alanımız hızla ele geçiriliyor. Teknolojik aletlerimiz her zaman yanımızda ve bizleri bir gözcü gibi izliyor. Ne kadar yardımsever gözükseler de kuyumuzu kazıyor olabilirler.
Her aldığımız ürünün içerindeki uzun metinleri okumadan kabul ediyor, sonuçlarını düşünmüyoruz. Joan da böyle bir üşengeçlik içerisinde kalarak tüm haklarını bir dijital platforma teslim etti.
Dizide Netflix kendisi dahil birçok eleştiri de bulunuyor. Gelecekte özellikle mahremiyet konusunda bizleri hiç de iyi şeylerin beklemediği izleyicilerle paylaşılıyor.
Peki bu bölüm bir sorgulama yapmamıza vesile oluyor mu? Benim için hala uzun metinler önemsiz. Okumadan kabul ediyorum. Ne de olsa çok önemli biri değilim. Ama böyle giderse iğrenç biri olabilir miyim?