Üst üste yaşanan iki deprem bizlere depremin değil binanın öldürdüğünü bir kez daha gösterdi. Toplamda 6. 444 bina afette yıkıldı. Maalesef ki 20 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Şu an için insanlarımızı kurtarma ve onların ihtiyaçlarını karşılama derdindeyiz. Ancak bir daha böyle büyük acıların yaşanmaması için ciddi şekilde yapılması gerekenler var.

Özellikle bölgede yan yana olan binalardan bazılarının yıkıldığını bazılarının ise yıkılmadığını gördük. Bu da depremin değil binanın öldürdüğünü açıkça ortaya koyuyor.  İlk olarak yıkılan ve binlerce vatandaşımızın ölümüne sebep olan binaları inşaa edenlerin yargılanması gerekiyor ki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’da böyle bir açıklamada bulundu.

İşin uzmanları dinlenmeli, çalışmalar yapılmalı. Aynı zamanda yöneticilerimizin de bu işi çok daha fazla ciddiye alıp en iyi şekilde çalışmalarını yürütmeleri gerekiyor. Çünkü ülkemiz deprem kuşağında yer alıyor. Neredeyse Türkiye’nin tamamı deprem riski altında. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre ülkemizdeki 22 milyon konutun 6-6.5 milyonu depreme dayanıksız. Yani 3-4 binadan birisi çürük. Ne yapılması gerekiyorsa bir an önce yapılmalı. Binalar deprem yönetmenliğine uygun şekilde inşa edilmeli ve sık sık denetlenmeli.  Bana kalırsa imar affı bir daha çıkarılmamalı. Deprem vergileri usulüne uygun şekilde kullanılmalı. Kentsel dönüşüm projeleri hızlanmalı. İlk olarak merkezi hükümet, belediyeler, sorumlu meslek kuruluşları bir yol haritası belirlemeli ardından son olarak vatandaşlar üstüne düşen görevi yerine getirmeli. Ben konunun uzmanı değilim, naçizane bir yazı yazdım. Ancak işin uzmanları ile yöneticilerin acilen el birliği ile önümüzde beklenen bir büyük İstanbul depremi varken çalışmaları hızlandırması şart.

Geçmiş Olsun Türkiyem. İnşallah bir daha böyle acılar yaşanmaz…