Üstünsel, Macaristan’daki 14 buçuk yıllık kurumsal yaşantısını arkasında bıraktı; “Ruhumu uluslararası şirketlere satmak istemedim” diyerek ülkesine döndü ve Lüleburgaz’da yepyeni bir hayat inşa etti.

Gülcan Üstünsel, Lüleburgazlı bir Yoga Eğitmeni. Çocukluk ve ilk gençliğini Kırklareli ve Lüleburgaz’da yaşayan Gülcan Üstünsel, Türkiye’de aldığı işletme eğitiminin ardından 17 buçuk sene Macaristan’da uluslararası kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra tam bir u dönüşü yaşamış. İçerisinde yaşadığı hayatın kalıplarına uymadığını fark eden ve içsel bir yolculuk yaşayan Gülcan, kısa dönemlerde hayatına giren ve arada nadasa bıraktığı Yoga ile ruhsal bir dönüşüm yaşamış. Ardından Hindistan’a giderek eğitim almış. Öncelikle kendi şifasını Yoga’da bulan Gülcan Üstünsel; ardından bu faydayı insanlarla paylaşmak için 3 yıl kadar bir süre yalnızca kendi pratiğine yoğunlaştıktan sonra Türkiye’ye dönüş yaparak ve uluslararası şirketlerde tüm bağını keserek Lüleburgaz’da kendisine yeni bir yaşam kurmuş.

1 sene önce Türkiye’ye dönüş yapan Gülcan ile bu ilham verici öyküsü hakkında sohbet ettik.

B5981Db3 072E 460E A732 6A85Da3C71C2-1

*Gülcan, hikâyen nerede başladı ve yurtdışına çıkış sürecin nasıl ilerledi?

- Merhaba. Ben 1980 yılında İstanbul’da doğdum ancak hemen akabinde Kırklareli’ne geçtiğimiz için ilk 5 buçuk yıl Kırklareli’de yaşamışız. 1986’da Lüleburgaz’a taşındık. İlk-Orta ve Liseyi Lüleburgaz’da okudum. Üniversite için İstanbul’a gittim. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü’nde okudum. Marmara’da okurken öğrenciyken çalışmaya başladım. Garanti Bankası’nın Çağrı Merkezi’nin ilk çalışanlarındım. O yıllarda yeni kurulmuştu. Okul bittikten sonra bankacılık kariyerim de bitti. Sonrasında tekrar Lüleburgaz’a dönerek 2 yıl 9 ay kadar Lüleburgaz’a yaşadım ve Çorlu KOSGEB’de çalıştım. 2006-2008 yılları arasıydı. O sıralar Namık Kemal Üniversitesi açıldı. Ben Namık Kemal Üniversitesi’nde Tarım Ekonomisi bölümünde yüksek lisans yapmaya başladım. Beraber çalıştığımız bir hocam vardı ve çok ısrar etmişti yüksek lisans yapmam için. Tarım Ekonomisinin bana hitap etmediğini gördüm. Danışman hocam Prof. Dr. Aydın Gürel de bunu fark etti. Kendisi iletişim ve beden dili üzerine bir tez yazılmasını istiyormuş. Türkiye’de bu konuda hiç tez yazılmadığını söyleyerek bana böyle bir tez hazırlamak isteyip istemediğimi sordu. Çok ilgimi çekti ve biz o tezi kabul ettirdik. Türkiye’de bu konuda yapılmış ilk çalışmalardan biridir. Yaptığım yüksek lisans da benim yurtdışına çıkmama vesile oldu. 

*Peki, yurtdışına bir daha dönmemek üzere karar vererek mi çıktın?

- Hayır, aslında yalnızca tezimi yazmak için Erasmus programı dahilinde gitmiştim. Namık Kemal Üniversitesi Macaristan’daki SzentIstvan Üniversitesi ile anlaşma yapmıştı. Ben o şekilde KOSGEB’i bırakıp 1 Sömestr için Macaristan’a gittim. Sonra 1 Sömestr 2 Sömestr oldu ve sonra bu süre 14 buçuk yıla ulaştı. İlk 9 ay yüksek lisans çalışmalarımı yapan bir öğrenciydim. Sonra Erasmus bitince çok kolay bir şekilde uluslararası şirketlerde iş buldum. 

*Macaristan’daki kariyerin aldığın eğitim ile bağlantılı mı ilerledi yoksa tez konunda mı uzmanlaştın?

- Kariyerim aldığım İşletme lisans diplomamla bağlantılı pozisyonlarda ilerledi. Çeşitli pozisyonlarda uluslararası kurumsal şirketlerde çalıştım. Ama fark ettim ki uluslararası kurumsal şirketler bana göre değil. Kendimi bu dünyaya ait hissetmedim. İşletme bölümü güzel; çalışma alanı çok geniş bir bölüm ancak o tarz bir hayat benim arzuladığım hayat değildi. Hep bir eksiklik hissettim, bir boşluk vardı içimde. Hep yanlış bir şey mi yapıyorum diye kendime soruyordum. Evet, güzel bir kariyer ve paraya sahip oluyorsunuz ama bana göre o şirketlere çalışırken ruhunu teslim ediyorsun. Öyle şirketlerde oldukça stresli bir şekilde çalışıyorsun. Çok güzel deneyimlerdi Türkiye’de hayalini bile kuramayacağım şirketlerde çalıştım.

F7Ef631A 020F 4C73 Ac5F 023E8A7D4C21-1

*Yogaya yönelmen bu tarihlere mi isabet ediyor?

- Benim her şeyden önce bir yoga geçmişim vardı. 2002-2003 yıllarında bir Yoga kitabı satın almıştım ve Yoga pozlarını yapıyordum. Çorlu’da çalışırken de Yoga derslerine gitmiştim kısa bir süre. Hep bir ilgim vardı.  Sonrasında Macaristan’da TATA’da çalışırken bizim bir arkadaşımız Yoga eğitmeni oldu ve ders vermeye başladı. Biz de o arkadaşımızın eğitimlerine katılmaya başladık, yıl 2013’tü. Çok verimli ve akıcı dersler geçiriyorduk. Orada benim içime Yoga ateşi düştü. Yogadan sonra kendimi çok iyi hissettiğimi fark ettim. Dönem dönem bırakıp 3 sene boyunca dönem dönem yeniden başladım derslere ve bir deneyim kazandım. Sonra ben 2016’da kötü bir dönem geçiriyorken ben Yogaya tutundum ve toparladım. Spiritüel aydınlanma yaşadım ve Yoga ile beraber manevi yönüm gelişmeye başladı.  Bunu derinlemesine ve yerinde öğrenmek istedim. Bu sebeple Hindistan’a gittim ve Yoga eğitimimi orada aldım.

*Eğitim aldıktan sonra hemen eğitim vermeye başladın mı?

- 2017-2020 arasında ben hep kendi pratiğime yoğunlaştım. Öğrendiklerimi özümsemeye ve hazmetmeye çalıştım. Yogayı yapmak ile Yogayı öğretmek çok farklı şeyler. Yogadan aldığım faydayı insanlara doğru aktararak onların da benim kadar fayda almasını sağlamayı amaçladım. Benim ilk Yoga eğitimi almaktaki amacım kendim içindi. O eğitimi alıp –ki çok yoğun ve zor bir eğitimden geçtik-  o dönüşümü yaşadıktan sonra eğitim vermeye karar verdim. 2008 ve 2023 yılları arasında Macaristan’da yaşadıktan sonra kurumsal hayatı tamamen arkamda bırakarak Türkiye’ye geldim ve Yoga kariyerimi burada inşa etmeye devam ediyorum. İnsanlar çok mutsuzlar, çok stresliler, insanlar kayıp gibi, yaşıyorlar ama bunun farkında değiller gibi. Çok ufak şeylere kafayı takıp madde dünyasında yaşayabiliyorlar. Orada ufacık bile olsa bir farklılık yaşatabilmek çok değerli bence. Yoga bu anlamda bir pusula gibi.

*Yogayı kısaca nasıl tanımlarsın?

Yoga; bir din değil. Bu çok net. Ancak Hinduizm ve Budizm’in metinlerinde çok geçen bir kelime. Ben Yoga’yı tasavvufa benzetiyorum. Aynı tasavvufun din olmadığı gibi Yoga da böyle. Yoga’da amaç kamil insan mertebesine ulaşmak. Kendini karma çemberinden kurtarmaya çalışıyorsun.