“Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş,
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”
Yeni yıl yaklaşırken milyonlarca insanın beklentisi güzel ve temiz bir sayfa. Belki de bunun anahtarı değişimden geçiyor. Doğumdan ölüme kadar çok önemli evrelerden geçiyor, fiziksel ve psikolojik anlamda değişimler yaşıyoruz. Bu değişimler karakterimizi de şekillendiriyor.
Özellikle yaşanan kayıplar ana etken konumunda. Çok kısa bir süre sonra geride bırakacağımız 2023 yılı da benim için kayıplarla dolu bir yıl oldu. Bu kayıplar benliğime yeni halkalar eklerken karakterimi de doğrudan şekillendirdi. Kayıpları kabul etmek zor. Kayıplarla yaşamak daha da zor. Lakin hayatın en önemli gerçeklerinden biri olan kayıplar değişim ve dönüşümün de anahtarı olabiliyor.
“Zaman her şeyin ilacı” denen herkesin kullandığı klişe bir söz var. Etkisini ciddi şekilde gösteren bu ilaç bazı anlar da yetersiz kalıyor. Ancak yine de klişeler bir şekilde galip çıkmayı başarıyor.
Kayıplar değişimi değişimde yeni karakterleri ortaya çıkarıyor.
30 yaşına yaklaştığım bu günlerde hem anlamını bilmediğim bir korku hem de farklı bir heyecan içerisindeyim. Bu yaş beni neden korkutuyor tam olarak sebebini de bilemiyorum. Doğum günlerini ve yaş almayı hiç sevmediğimden olabilir. İşin gerçeği sanırım yaşlanma endişesi. 20’li yaşlara veda etmek gerçekten zormuş. Hem küçükken hayal ettiğim 30’lu yaşlar da tam olarak bu değil. Ama hayatın en önemli gerçeği bu sanırım. Hayal ettiklerimiz ve gerçekler.
Mevlana’nın “Şimdi Yeni Şeyler Söylemek Lazım” sözünü bu yaşında insan daha derinden hissediyor. 30’lu yaşların başı olgunluk ve değişimin harmanlandığı dönüm noktalarından biri. Bu noktayı iyi değerlendirmekte bizim elimizde.
Belki bu korktuğum ve bir o kadar da heyecan duyduğum bu yaş yeni şeyleri yüksek sesle söylediğim bir yıla evrilir.