Alpullu Şeker Fabrikasının kuruluşu Cumhuriyetimizin ilk yıllarına dayanan bir geçmişe sahiptir.

Cumhuriyet öncesi şeker ihtiyacı tamamen ithalat yoluyla karşılanan ülkemizde Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra iktisadi bağımsızlık ve ulusal kalkınma hamleleri başlarken, Alpullu Şeker Fabrikası Cumhuriyet döneminin faaliyete geçen ilk şeker fabrikası olmuştur.

Lozan görüşmelerinin henüz tamamlanmadığı bir dönemde ülke ekonomisi için önemli kararların alındığı İzmir İktisat Kongresi gerçekleştir. Bu kongrede şeker sanayi adına önemli adımların atıldığını görürüz. "Memleketimzde pancar yetiştirilerek, şeker fabrikaları tesis ve ziraatta münavebe usulünün tevsii ve bu suretle hayvanlarımızın ve hububatımızın ıslah ve çoğltılması" gerektiğini söylendiği kongre kararlarından anlıyoruz ki Cumhuriyet yönetimi şeker sanayii alanında atılması gereken adımların hazırlıklarına çok önceden başlamıştır. 23 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşmasının sonrasında iktisadi bağımsızlığı sağlayacak girişimler hızlanmıştır. İthal ikamesini sağlamak üzere un, pamuk, şeker gibi üç beyazın üretimine önem verilir. Destek amaçlı bazı yasal düzenlemeler de yapılmaya başlanır. 25 Ocak 1925 tarihinde "Şeker Fabrikalarının Tesisinin Teşvikine Dair Kanun" TBMM'ne sunulur. Daha sonra 5 Nisan 1925 tarihinde 601 sayılı "Şeker Fabrikalarına Bahşolunan İmtiyaz ve Muafiyet Hakkında Kanun" çıkarılır. Bu kanun sayesinde şeker fabrikası kurmak isteyen kişilere vergi muafiyetleri, pancar ekimini kolaylaştırıcı vergi istisnaları, çalışanların vergiden muaf olmalarına yönelik yardımlar sağlanır. Yine aynı süreçte çıkartılan önemli bir kanun da "Şeker İnhisar Kanunu" dur. Bu kanun ile şekerin Türkiye'ye ithali ve dağıtımı devlet denetimine alınır ve yerli şeker üretiminin dış rekabete karşı korunması sağlanır. Bu arada Hükümet 14 Kasım 1926 tarihinde çıkardığı bir kararnamede Alpullu'da fabrikanın işleyeceği şeker pancarının demiryolu üzerinden taşınmasını kolaylaştırıcı adımlar atar.

Şeker sanayinin kurulmasını teşvik eden yasal düzenlemelerden sonra hızla arka arkaya 4 fabrika hizmete sokulur. Bunlar, Alpullu, Uşak, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikalarıdır. Atatürk 1930 yılında Alpullu Şeker Fabrikası'nı ziyarete ederken şunları söyler: "Memleketimizin her müsait bölgesinde şeker fabrikalarımızın çoğalması ve bu surete memleketin şeker ihtiyacının temini, mühim hedeflerimiz arasında tanınmalıdır."

93Ad82Ff 4111 4674 9Dbe Ade466Cca5Ca

Türkiye'nin şeker ihtiyacı uzun yıllar bu fabrikaların faaliyetleri sayesinde karşılanmıştır. Şeker ve Pancar bu coğrafyanın insanı için hayati önemi haiz iki konu olmuştur yıllar boyunca. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ilk kurulan fabrika yeri için Trakya'nın merkezinde  tarihi ve coğrafi bir buluşma yerinin seçilmesi çok anlamlıdır.  Muhteşem yüksekliği ile dikkati çeken Mimar Sinan’ın yaşlılık döneminde inşa ettiği son köprünün kemerleri arasından gözüken fabrika binasına yeniden bakıyorum şimdi. Verimli Ergene Havzası'nda yetişen, demiryolu ile Fabrika sahasına indirilen, sonra da Ergene’nin berrak sularında yıkanan pancarları, ile geçmişte bu işle uğraşan çiftçilerin mutluluğunu, üretimin yan ürünü olan melas ile desteklenen besiciliği, fabrika yerleşkesinde kurulan modern yaşam ünitelerini, “Teliçi”  denen yerdeki  lojman evlerinin bahçelerinde yaşanan komşulukları, orada doğup büyüyen bir neslin okul ve çocukluk anılarını, bütün bunları anımsatırken şimdi gelinen noktayı da düşünmeden geçemiyor insan…

A4C9F2Ed 29E3 49C6 8F02 55Ccbdc79C88

Bugünkü durumu anlamaya kolaylık olsun diye sizinle bir belge paylaştım yazıda. Orada artık geçmeyen Alpullu adı yerine fabrikanın yeni sahibi Binbir Gıda'ya verilen şeker kotasını görün istedim. Bu yazı dizisinde hatırlatılan geçmiş üretimlerle yapacağınız mukayese gelinen noktanın bir özeti aslında. Sadece bu rakamlar değil, Ergene sularının artık pancar yıkamada kullanılmayacak kadar zehirli olduğunu hatırlatmaya bile gerek yok sanırım. Gelinen hüzünlü bir nokta daha işte...

Pancar ekmekten vazgeçen çiftçilerin hali ne acaba? Topraklarını nadasa bırakmak için hangi seçenekleri zorluyorlar dersiniz? Hayvan besicileri melas temin edemeyince ne yapıyorlardır?

Alpullu Şeker'in hikayesi hala sürüyor gördüğünüz gibi…

Fabrikanın bitişiğindeki Mimar Sinan köprüsüne gelince... Böylesine tarihi bir yeri kültür varlığı olarak korumak, yaşatmak ve tanıtmak yerine korkuluk duvarlarını oyan definecileri engelleyememek ne kadar haksızca bir nasip! Türkiye Cumhuriyetini kuran büyük kurtarıcının yıllar önce Trakya’da yaşayan insanların refahını düşünerek ülke kaynaklarını seferber etmesine, bunun tarıma politikalarındaki topyekün kalınmacı zihniyete bir bakın, bir de gelinen noktaya… Bu yazı dizisini böyle bir hatırlatma ile bitirmek ne kadar hazin değil mi?

Kaynak :

Hüsnü Tekeşin, CUMHURİYETİN İLK EKONOMİK KURUMLARINDAN ALPULLU ŞEKER FABRİKASI’NIN TÜRKİYE’NİN EKONOMİK VE SOSYAL YAŞAMINA KATKILARI.(Türkiye Cumhuriyeti'nin Ekonomik ve  Sosyal Tarihi Uluslararası Sempozyumu, 26-28 Kasım 2015 İzmir)