Dr. Fuad Umay'ın Balkan Savaşının bitmesinden sonra 28 Ağustos 1913 tarihinde Kırkkilise Belediye Tabipliğinde göreve başlar.

Daha önce Tırnova'da Frengi hastalığı için yaptığı mücadele burada da devam eder. Hastalığın önlenmesi için hazırladığı, bulaştıranlara uygulanacak cezai yaptırımları da içeren bir raporu Sihhat Müdürlüğü'ne sunar. Fuad Umay böylece evlenecek çiftlerin hastalığa karşı korunmasına yönelik ilk ciddi adımı atan kişi olarak anılacaktır. 

Fuad Umay'ın Kırkkilise'de görev yaptığı yıllar Osmanlı Devleti’nin son yıllarına tekabül etmektedir. Bir süre sonra 1. Dünya Savaşı başlayacak ve farklı cephelerde devam eden savaşlar sırasında yaşanan asker kayıpları sonucu toplum ve devlet ülkede yetim çocuklar gerçeği ile yeniden yüzleşecektir. Himaye-i Etfal (Çocukları Koruma) Cemiyetlerine duyulan ihtiyaç böyle bir siyasal ve toplumsal gelişmenin sonunda ortaya çıkacaktır. Osmanlı’nın son dönemleri savaşsız geçmemektedir. Öncesinde 93 Harbi ve Balkan Savaşları sırasında yetim, korunmaya muhtaç çocuklar için yapılması gereken hizmetlerin gönüllü katkılarla sağlanması yeterli olmamıştır. Bu konuda ilk kapsamlı kurumsal girişimler 2. Abdülhamit dönemine kadar uzanır. 1903 tarihinde kurulan Darülhayr-ı Ali bunlardan biridir. Yine bundan önce kimsesiz çocuklar için Darülaceze, Hamidiye Etfal Hastane-i Ali (Şişli Etfal Hastahanesi) de bu amaçla kurulmuştur. İşte Himaye-i Etfal Cemiyetleri de bu sürecin devamı sayılacak şekilde hayata geçirelecektir. Bu cemiyetin ilk olarak ne zaman ve nerede kurulduğu ile ilgili araştırmacılar arasında farklı görüşler olsa da Kırkkilise adı ilginçtir, Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin ilk kurulduğu yer olarak geçer. Buna göre 1917 tarihinde, yani I.Dünya Savaşı yıllarında ilk Himaye-i Etfal Cemiyeti Kırkkilise'de kurulur. O sırada Dr. Fuad Bey henüz Bolu Hükumet Tabipliği'ne tayin olmamıştır. Buna göre cemiyetin kuruluş çalışmalarında kendisinin önemli katkıları olduğunu düşünmek doğru bir bilgi sayılmalıdır. Nitekim Ali Rıza Dursunkaya kitabında o yıllarda Kırkkilise'de görev yapan Mutasarrıf Kemal Beyi'in yaptıklarını anlatırken bu konuda şu önemli bilgiyi vermektedir: "Kemal Gedeleç; o vakitler içinde bulunduğumuz gayri müsait şartlar içinde hiç durmadan çalışmış, Celal Bey zamanında başlanıp yarım kalan hastanenin mühim kısımlarının inşaatını bitirmiş, Dispanser yapmış ve Memleket Hastanesinin arkasında olup eczacı Daskaloplos'a ait bağ yerinde ve Kırklareli'nin en havadar mevkiinde bir Darüleytam tesisine karar vererek istimlak muamelesini yapmış ve 4 Haziran 1333’de inşaatı başlatmıştır."

Ancak Kemal Bey terfi ederek başka bir şehre tayin olunca inşaat yarım kalır. Araya 1. Dünya Savaşı ve Yunan işgali girince inşaatı yarım kalan bina hazine malları arasına girer. Ancak 1944 yılında burası Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından satın alınarak 200 yataklı Trakya Çocuk Yuvası faaliyete geçer. Şimdiki Atatürk Lisesi arkasında yer alan ve halen Huzur Evi olarak kullanılan bu bina uzun yıllar Çocuk Esirgeme Kurumu Yuvası olarak hizmet yapmış ve  Dr. Fuad Umayı'ın Kırklareli'ndeki adını ebedileştirmiştir.

Dr. Fuad Bey'in hayatını yukarıda kaldığımız yerden anlatmaya devam edersek, onun bir dönem Milletvekili olarak temsil ettiği Bolu'da başlayan yıllarına dönmemiz gerekiyor. Dr. Fuad Umay, Kırklareli'nden sonra Bolu'ya terfian atanmıştır ama bu görünüşte böyledir. Çünkü 1918 yılı sonlarına kadar çalıştığı önceki görev yerinde İstanbul Hükümetini tedirgin edici siyasal tavırlar içindedir. Daha öncesinde İttihat ve Terakki Fırkasının bir üyesidir ve Kırkkilise Müdafaa-i Milliye Cemiyetinin kuruluşunda bulunmuştur. Bu nedenle kendisinin "Hayatım" adlı eserinde de yazdığı gibi bu tayin Milli Mücadeleye verdiği desteğe karşı bir tepki olarak bir çeşit sürgün anlamı taşımaktadır. Bolu'daki hükümet tabipliği günleri artık Anadolu'da başlayan Milli Kurtuluş Mücadelesinin bir parçası olan faaliyetler ile geçecektir. Bolu'da Milli Mücadele'ye destek veren yerel bir gazetede "Trakyalı" imzasıyla yazılar yazmaya başlamıştır. Bir süre sonra Bolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti içinde başkan olarak yer alacaktır. Sivas Kongresinde alınan kararlar gereği Mustafa Kemal Paşa'nın talimatlarını yerine getirmek üzere Bolu'da aktif görevler almaya başlamıştır artık. Bu sırada bölgedeki durumla ilgili olarak Heyeti Temsiliye merkezine sürekli bilgiler gönderir. Bölge halkından yardımlar toplayarak merkeze iletir, İstanbul'dan Milli Mücadeleye katılmak üzere ayrılmak zorunda kalan kişilere geçişlerinde kolaylıklar sağlar. 1 Nisan 1920 tarihinde Bolu'dan milletvekili seçilir ve TBMM'de görev yapmaya başlar. Gördüğünüz gibi Dr. Fuad Umay, sadece hastalara, çocuklara yardım elini uzatan, fedakar bir tabip olarak değil, bir ulusal kahraman olarak da karşımıza çıkan vatansever, kahraman bir şahsiyet, önemli bir siyasi kimliktir. 

Onun bu cesur ve kararlı duruşu Yunan İşgaline karşı sürdürülen direnişin başarıyla sonuçlanması için atılan diğer adımlarda da devam eder. İtilaf devletleri Anadolu'da başlayan hareketin engellenmesi için İstanbul Hükumeti ile işbirliği yaparak isyan hareketlerin teşvik ederler. Nitekim Düzce'de başlayan bu tür ayaklanmalar sonucu şehir 4000 civarında isyancı tarafından ele geçirilir, Bolu Mutasarrıfı tutsak edilir. Bu hareketi bastırmak için Kurmay Yrb. Mahmut Bey komutasındaki 24. Tümen görevlendirilir. Harekatın planlanması ile ilgili toplantılarda Dr. Fuad Umay da vardır ve halkın isyancılara karşı çıkmasını sağlamak üzere bölgede güven tesis edecek, ikna kabiliyeti yüksek bir heyete görev verilmesi kararlaştırılır. Bu heyetin adı Heyet-i Nasiha'dır ve heyette Dr. Fuad Umay da bulunmaktadır.

Heyet-i Nasiha kendilerini koruyan bir askeri müfreze ile birlikte yola çıkar. Fakat heyet 21 Nisan 1920 günü Gerede yakınlarında isyancılar tarafından esir alınırlar. Bu arada isyanı bastırmak için görevlendirilen tümen komutanı Mahmut Bey de şehit düşmüştür. İsyancılar heyettekileri asmaya kararlıdırlar. Bunun için Düzce'ye götürülürler. Ellerine kelepçe, boyunlarına zincir vurulmuştur. Bu arada isyancıların kontrolündeki halktan bazıları da taşla, sopayla heyettekilere saldırırlar. Düzce'ye geldiklerinde Hürriyet ve İtilaf Fırkası binasına götürülürler. İnfazın ne zaman yapılacağı konuşulurken Dahiliye Nazırı Ali Kemal'den bir telgraf gelir. Telgrafta heyetin İstanbul'a götürülmeleri istenmektedir. Bu durum infazın gecikmesi adına tutsaklara zaman kazandırır. Sonraki gelişmelerde Çerkez Ethem Düzce'yi isyancılardan geri alır ve 20'den fazla kişiyi de idam ettirir. Neticede isyan son bulur ve Heyet-i Nasiha üyeleri isyancıların elinden kurtulur. Dr. Fuad Umay bir süre daha bölgede çalışmalarına devam ettikten sonra TBMM'ne katılmak üzere Ankara'ya yola çıkar.

Dr. Fuad Umay Bolu Milletvekili olduğu dönemde toplam yedi kanun teklifi verir. 30 defa çeşitli konularda ve kanunlar hakkında söz almak üzere mecliste konuşmalar yapar, yasama faaliyetleriyle ilgili olarak yazılı önergeler verir. Meclise sunduğu ilk kanun teklifi ise Tırnova'da çalışırken mücadele ettiği Frengi hastalığının önlenmesiyle ilgilidir. Bu kanun 8 ay süren tartışmalardan sonra 7 Mart 1921 tarihinde yürürlüğe girecektir. Gecikmenin nedeni ise bazı milletvekillerinin kadınların ve kızların muayenesine itiraz etmeleri olacaktır.

Dr. Fuad Umay hakkında buraya kadar yazdıklarım göreceğiniz gibi onun tarihimizde nasıl önemli biri olduğunu göstermeye yetecek düzeydedir. Ama anlatacaklarım daha bitmedi. Bolu Milletvekili olarak TBMM 'ne ilk girme şerefini kazanan Kırklareli'nin bu değerli insanı daha sonra 1923-1950 yılları arasında 7 dönem Kırklareli Vekili olarak görev yapacaktır. Bu dönem içinde yaptığı çalışmalara başka bir yazı da devam edeceğim. Anlatacaklarım içinde 1923 yılı ABD seyahati, 23 Nisan Çocuk Haftası ve 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramının Çocuk Bayramı olarak nasıl kabul edildiği, Kırkkilise'nin  şimdiki adına nasıl kavuştuğunun hikayesi yer alacak. Üçüncü bölümün sonunda Dr. Fuad Umay gibi bir şahsiyete vefa borcumuzu ne kadar yerine getirdiğimize dair kişisel görüşümü de sizlerle paylaşacağım.  

Yararlandığım Kaynaklar:

1. Burcu DENİZ, DR. FUAD UMAY VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU FAALİYETLERİ, Kırklareli Üniversitesi, Temmuz 2019.

2. Ali Rıza Dursunkaya, KIRKLARELİ VİLÂYETİNİ TARİH, COĞRAFYA, KÜLTÜR VE ESKİ ESERLERİ YÖNÜNDEN TETKİK, 1948.