Cumhuriyet'in 100. Yılı böyle kutlanmamalı idi.

İlber Ortaylı hocanın dediği çok doğru: “Kimse kusura bakmasın; Türkler Cumhuriyetlerine saygı göstermediler, sahip çıkmadılar."

Cumhuriyet'i ileriye taşımak için başka bir zihinsel yetişkinliğe ihtiyaç var. Biz Türkler, Cumhuriyet'i her yönden gelişmiş, demokratik ve eşitlikçi bir toplumun mayası olarak ilerleme yolunda  yaşatmayı beceremedik.

Atatürk’ün 15 yıla sığdırdığı büyük  adımı geleceğe yönelik böyle bir fırsata dönüştüremedik.

Üzerimize giydirilmiş dar zihniyet ve cahillik ile debelenip toplumun üstüne abanmış güçlü sınıfı  devlete itaat kuralına uyup  kabullendik, sindirildik, boş vaatlere  inandık.

Sonunda Cumhuriyetin bütün kazanımlarının nasıl aşınmış olduğunu fark edemedik. Hem yoksullaştık hem eğitimsiz bir kitle olduk.

Millet olduğumuzla övündük,  ama her geçen yıl milli bayramların birer birer unutturulmasına  ses çıkarmadık. Daha kötüsü farklı kimlikleri, (Kürt, Arap, Süryani diye yok sayıp) onların öz değerlerini ve bu topraklardaki aidiyet  duygularını dışladık, bir arada yaşamanın kurallarını çiğnedik. Türk kimliğini baskın kılmaya çalışırken halkların kardeşçe bir arada yaşamalarını önemsemedik. Bunun için ortak bir hukuku yaratmadık, ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı zihniyete teslim olduk. Barışçıl çözümün önünü tıkayan çatışmacı eğilimlere zemin hazırladık.

Şimdi Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlamayı bile doğru dürüst beceremiyoruz. İşin fikir yönünü, dönüşümcü ve ilerici karakterini  yok sayıp göstermelik kutlamalarla yetiniyoruz. Cumhuriyet’i nasıl kutlayacağımızı bu nedenle bilmiyor,  yapılanları da kanıksayıp olağanmış gibi karşılıyoruz.

Ne yazık ki, kendini dışlanmış gören ötekileştirilmiş halkların bu kutlamalara katılmayışlarını da İçimizde öfke patlaması ile geçiştiriyoruz.

Kimse kusura bakmasın; Türkler de Cumhuriyet’e saygı göstermediler, sahip çıkmadılar bu kutlamalarda. Böyle gidersek ortada Cumhuriyet diye bir şey de kalmayacak.

Yaşam düzeyi olarak en altta kalanlara daha çok benzeyerek yoksullukta birleşen çoğunlukların,  öfkeli ama ne yapacağını da bilmeyen çaresizlikleri Cumhuriyet’i kutlamayı biraz daha heyecansız ve ruhsuz hale getirecek...

Bundan kurtulmak için, önce Cumhuriyet deyince ne anladığımıza açıklık getirelim. Gelecek için hala farklı bir hikaye yazamıyorsak,  bilin ki olduğumuz yerde kalmaya mahkumuz demektir.

Bu nedenle Cumhuriyet’i onu kuranların çabalarına denk gelen yeni bir heyecan ve toplumcu yaklaşımlarla biçimlendirmeliyiz. Köhnemiş alışkanlıkları,  yanlışlıkları tekrarlamayan adil, eşitlikçi ve özgür bir düzeni kurabiliyorsak işte o zaman huzurlu ve müreffeh bir toplum sayılırız.

Cumhuriyet’i böylesine bir eşikten geçirmeden kuşaklara kutlanmayı hak eden bir Cumhuriyet bırakamayız.4d943a904bb04ecee89e1928b5b9a0fb_XL