Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasıyla Kurtuluş Mücadelesinin başladığı resmen ilan edilmiş oluyordu.

İstanbul Hükümeti’ne duyulan güvensizliğin açıklandığı genelgede “milletin bağımsızlığını milletin azim ve kararı kurtaracaktır” deniliyordu. Sivas’ta milli bir kongrenin derhal toplanması kararı alınmıştı ama önce Doğu Anadolu'da birliğin sağlanması için Erzurum’da toplanılması gerekiyordu. Mustafa Kemal, içinde Kazım Dirik’in de bulunduğu heyetle 26 Haziran 1919 tarihinde Amasya’dan ayrılır. Heyet Tokat yolu üzerinden bir gece kalacakları Sivas’a geçtikten sonra Erzincan üzerinden 3 Temmuz 1919 günü Erzurum’a gelirler ve burada Doğu Ordusu komutanı Kazım Karabekir tarafından karşılanır. Mustafa Kemal, Erzurum’a geldikten sonra 8 Temmuz 1919 gecesi görevinden ve askerlik mesleğinden ayrıldığını telgrafla Padişaha bildirecektir. Bu noktadan sonra kendisine bağlı olan heyetteki Kazım Dirik’in aldığı karar kafalarda epey soru işareti yaratır. Kâzım Bey, Mustafa Kemal’e askerlikten istifa etmeyeceğini söyledikten sonra görevinin sona ermesi nedeniyle evrakları kime teslim edeceğini Mustafa Kemal’e sorar. Kâzım Dirik’in bu kararını onun gözden düşürülmesi için kullanmak isteyenler olmuştur. Rauf Orbay, hatıralarında Kazım Dirik hakkında suçlayıcı ifadeler kullanır ama bu konuda farklı yorumlar yapanlar da vardır. Ancak bence en inandırıcı olanı Mustafa Kemal’in Kazım Dirik hakkında olumsuz bir kanaate sahip olmadığı ve ona olan güveninin devam ettiğidir. Nitekim kendisinin altında çalışacağı, 15. Kolordu Komutanlığı devam eden Kâzım Karabekir de Mustafa Kemal’i başkomutan olarak tanıdığını söyleyerek bağlılığını gösterir.

Erzurum’ dan Sivas’a geçecek heyette artık Kazım Dirik yoktur ama kendisine Erzurum Kalesi Kumandanlığı verilmiştir. Falih Rıfkı Atay’a göre bu görevlendirme Mustafa Kemal’in Kazım Karabekir hakkında ihtiyatlı davranmasının bir gereğidir. Nitekim kale komutanlığı yanı sıra Erzurum Vali Vekilliği ve Kolordu komutan yardımcılığı görevlerini de üstlenir. Kılıç Ali de hatıralarında aynı konuya değinirken anlıyoruz ki Mustafa Kemal’in arkadaşlarıyla yaptığı toplantıda Kazım Dirik’in orduda kalacağı kararı alınmıştır.

Buradan şu noktaya gelmek istiyorum. Mustafa Kemal, Kazım Dirik’in üstün meziyetlerin farkında bir lider olarak onu hiç bir zaman uzağında tutmamış ve gerekli gördüğü en kritik görevlendirmelerde onun enerjisinden, yaratıcılığından yararlanmasını bilmiştir. Kazım Dirik’in Milli Mücadele dönemlerine ait yaptıklarını ve yaşadıklarını öğrenmenin onun kişiliğini daha yakından tanımaya kolaylık sağlayacağını düşünüyorum. Size başka bir örnek daha anlatayım: Erzurum’ da artık resmi görevleri ile ilişkileri kesilmiş olan Mustafa Kemal ve karargahtakilerin yol ve iaşe giderleri için gerekli olan paranın temini sorun olmuştur. Bunun için devreye tahmin edeceğiniz gibi yine Albay Kazım Dirik girer, Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubesiyle derhal temasa geçerek üyelerden yardımda bulunmalarını ister. Parayı denkleştirmek kolay olmaz fakat sonunda gerekli para toplanır ve Kazım Dirik aracılığı ile Mustafa Kemal’e ulaştırılır.

O sırada Erzurum Vali Vekilliği de yapan Kazım Dirik 18 Mayıs 1920 tarihinde Karabekir tarafından Menzil işleri, iaşe temini için görevlendirilir. Bütün bu özellikleri onun bir takım kişiler tarafından kıskanılmasına mani değildir ne yazık ki. Onu çekemeyenler, menfaatleri nedeniyle gözden düşürmek isteyenler, hakkında durmadan şikayette bulunanlar da çıkacaktır. Ankara'da Millet Meclisi açıldıktan sonra görev yaptığı Erzurum’da onu rahat bırakmazlar. Mesela 15. Kolordu Kafkas Tümen Komutanı Halit Paşa, Erzurum Mebusları Celalettin Arif bey ve Hüseyin Avni bey gibileri aleyhinde telgrafla çekerek görevden alınması için ısrar ederler. Hatta Celalettin Arif Bey daha ileri gidip kendisini vali vekili ilan eder, Erzurum Halk Temsilcileri adıyla 50 kişilik imza listesiyle Ankara’ya telgraf çeker. Mustafa Kemal, Kazım Dirik’i arayarak imza sahiplerini derhal tutuklanmasını ister. Kazım Karabekir araya girer ve olay yatışır.

Kazım Dirik bu gelişmelerden son derece üzgündür, 5 Ekim 1920 tarihinde görevinden istifa eder. Bundan sonra, kendisini Ankara Hükümeti’nin talimatları doğrultusunda hareket eden, Kafkaslarda yaşanan gelişmeler içinde önemli roller üstlenen bir idareci ve diplomat olarak görüyoruz.

Gürcistan’da Tiflis temsilciliğine atanır. Kafkasya Sovyet Rusya açısından son derece önemli bir bölgedir. Savaş sonrasında, İngiltere ve Fransa'nın başını çektiği İtilaf Devletleri burada Sovyetler’in önünde bir Kafkas Duvarı örme peşindedirler. Rusya’daki Bolşevik devrimini kendileri için bir tehdit olarak algılayan batılı güçler Gürcistan ve Ermenistan topraklarındaki Sovyet hakimiyetini engellemek için Ankara hükümetiyle pazarlık bile yaparlar. Azerbaycan’ın birlikte işgali bile konuşulur. Sovyet Rusya gelişmelerden son derece kaygılıdır ve Ankara hükümetine kurtuluş mücadelesinde destek vermeye hazırdır. Farklı düşünenler olsa da Türkiye tercihini Sovyetler ile uzlaşmadan yana kullanarak arasındaki sorunları diplomatik yollardan çözüme kavuşturur. 16 Mart 1921 tarihinde imzalanan Moskova Antlaşmasıyla Batum Sovyetlere bırakılırken Kars ve Ardahan sınırlarımız içinde kalır. 28 Mart’ta Türk birlikleri Batum’dan ayrılır.  Albay Kazım Dirik, Batum’dan ayrılarak önce Trabzon’a gelir. Hayatının Kafkaslardaki dönemi artık sona ermiştir.

wrwarw

Milli Mücadele için çalışma isteğini ilettiği Ankara ona yeni bir görev verir, Konya Menzil Müfettişliğine tayin olur. Aynı zamanda Sakarya savaşına hazırlanan ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için belirlenen ulusal yükümlülüklerin uygulanmasını üstlenen komisyonun başına getirilir. Yayımlanan Tekalif-i Milliye emirlerine uyulmasını sağlamak üzere ilçelerde kurulan komisyonların denetimi Başkomutanlık Karargahında kurulan bürodan yönetilir. Kazım Dirik bu büronun başındaki kişidir. Savaşan ordunun bütün lojistik ihtiyaçlarının karşılanması için olağanüstü bir çaba sarf eder. Sakarya Meydan Savaşında Türk Ordusu’nun iaşe ve ikmal işleri onun sayesinde başarıyla yürütülmüş, Tekalif-i Milliye emirleri başarıyla uygulanmıştır. Cephenin gerisinde yürütülen bu mücadele savaşın kazanılması için önemli bir etkendir. Askerin yiyecek ve suyundan başlayıp Nalcılık Okulu için Almanya’dan öğretmen getirmeye, topların çalışır hale gelmesi için sökülen raylardan kama yapılmasına varan her türlü iş Kazım Dirik gibi çalışkan birinin sağlığını tehlikeye atarcasına gösterdiği olağanüstü çabalarla başarılmıştır. Bu özellikleri onun ömür boyunca aynı tempoda devam eden faaliyetlerinde hep fark edilecektir. Sağlığını hiçe sayarak daima üstlendiği göreve odaklanan bir insandır o. Ne yazık ki daha sonra anlatacağım görevleri sırasında da aynı nedenden dolayı geç teşhis konmuş bir rahatsızlık sonucu hayatını kaybedecektir.

Kazım Bey, Menzil Müfettişi olarak Sakarya Savaşı ve gerekse Büyük Taarruz sırasında Türk ordusunun yiyecek, araç ve gereç ihtiyacının karşılanması için hiç durmadan çalışır. Büyük Taarruz’dan sonra, 28 Kasım 1922’de Batı Menzil Müfettişi Kolordu Komutanlığı yetkisiyle Milli Savunma Bakanlığı Sevkiyat ve Nakliyat Müdürlüğü görevine atanır.  26 Eylül 1923’te ise Merkezi Bitlis’te olan II. Fırka Komutanı olarak görevlendirilir. Artık General rütbesine terfi etmiştir. 30 Temmuz 1924’te Bitlis Vali Vekilliği görevini yürütmeye başlar.

Bundan sonra Doğu Anadolu'da başka zorlukların yaşanacağı günler gelecektir. Şeyh Sait isyanı, İzmir Valiliği sırasında Atatürk’e suikast girişimi gibi olaylarda yine onu anlatmaya devam edeceğim.

(Devam Edecek)

Kaynaklar:

- Yeliz Batı, General Kazım Dirik ve Trakya Umum Müfettişliği, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ağustos, 2008.

- Gürsel Özgür, Komutan ve Bürokrat Olarak Kâzım Dirik, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitüsü, İstanbul 2006.

- Ramazan Şahin Er, İzmir' de Bir Vali Kazım Dirik Paşa, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya 2019.

- Murat Burgaç, Trakya Umumi Müfettişliği, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir 2010.